Hani sözler vermiştik, tekke Dede’de,
Hiçbirini tutmadın, sözün nerede,
Bir fincanlık kahvenin, kırk yıl derler de,
Kahvenin ne suçu var, sende hatır yok.

Sırrı vermez kimseye, yiğit ser verir,
Aşk şerbeti içmiştik, gönül ses verir,
Su içene yılanlar, saygı gösterir,
Yılanın ne suçu var, sende saygı yok.
Yalan sözler söyleyen , dilden utandım,
Tatlı diller duymadım, elden utandım,
Seven kalpler kıskanır, kuldan utandım.
Kalplerin ne suçu var, sende sevgi yok.
Ayıralım dünyayı, zaten kopmuşuz,
Beni sen hiç düşünme, çare bakmışız,
Aşkta vefa varama, helal katmışız,
Aşkımın ne suçu var, sende vefa yok.

İNMEDİKÇE 
Müslüman nasılmış söyle bakın,
Kitabın değilse sana yakın,
Kendini Müslüman sanma sakın,
Kur-an’ın ne diyor bilmedikçe,
Duvardan rahleye inmedikçe.

Arapça bilmeden okuyorsun,
Harf sana sen harfe bakıyorsun,
Herkesin sözüne kanıyorsun,
Kur-an’ın ne diyor bilmedikçe,
Evlerden ellere inmedikçe.

Satırdan bilgiler, süzer seni, 
Bilirim sananlar, bozar seni,
Kulaktan dolmalar üzer seni,
Kur-an’ın ne diyor bilmedikçe,
Satırdan sadıra inmedikçe.

Gerçeğe, yakına, uzak olur,
Bilmeden okursan, yazık olur,
Ve bu din herkese tuzak olur,
Kur-an’ın ne diyor bilmedikçe.
Gönülden hayata inmedikçe.

Bildiğin bilgiler, rüzgar olur,
Bu dünya canın, pazar olur,
En azap olan yer mezar olur,
Kur-an’ın ne diyor bilmedikçe,
Bilgiden dillenip inmedikçe.