Sıra sıra dar sokaklarda, iyot kokulu tarihi evler.

Tahta duvarlarını kaplamış, yosunlar, çimenler

Kimisinin balkonunda , saç örgüsü, sarmaşıklar,

Bir başkasında, sıralı duruyor güller,

Yılların sitemi var, gözbebeklerinde.

Oturuyor yorgun, cumbalı evin penceresinde...

Elleri ile kavramış demirleri,

Her tel saçlarında hüzün, yüzünde çizgiler var.

Kısık gözleriyle rasat eyliyor evreni, tozlu ayak izlerinde,

Beyaz atlı süvari'nin, nal seslerinde bir asırı,

Tepelerden aşıp giden, turnaların göçünde.

0...şen şakrar deli kızın,çılgın neşesini arıyor

Önce sütçü, ardından simitçi geçiyor sokaktan..

Süt güğümleri, kaldırım taşlarına değdi, değecek...

Tahtalarını yosun kaplamış, balkonlarda bakışları,

Saçı sakali karışmış, hirpani şaşkının

Avaz avaz bağırıyor sütçüüü... Sütçüüü... Sütçüüü...

Yan bahçede kuyudan su çeken,

Komşunun nefes alışına, karışıyor çıkrık sesi

Arka cebinde, ikiye katlanmış tomikss,

On üç yaşlarında çelimsiz cocuk.

Tahta tepesinin altında, simitçiye. diye bağırıyor

Yırtıyor, sarışın çocuk kendini...

Kaldırım taşlarını, yalıyarak, giden suya bakıyor.

Bu yalı bahriyeli dayımdan kaldı, ahh... yalancı dünya.

Gerçek sahipleri, bir bir...kayboldu.

Dökülen, sararmış iç sıvalarında, tanbur,

Merdiven gicırtısında, ayak seslerini

Cumbasında, paçalı beyaz, takla atan güvercinleri, görüyorum...

Daha dün gibi, sanki, kulaklarımda, konuşan muhabbet kuşunun sesi,

Yanımdaki, bitişik yalı komşum...çook, dedikoducu, üstelik....

Güya konakları, paşa dedesinden kalmış...

Yalan yalan, bahriyeli dayım, diyordu ki...

Dalmıştı cevahir nine, karanlık hayallerine

Kaldırım taşlarının kamburunda sekerek, sakız çiğniyor,

Kısa etekli, güzel kız, sırıtıyor yüzüne

Geçip giden kömürcüye, uzaklaşan gemiye,

Adres soran yabancıya, bakmadı...