Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faizle ilgili katı ve ödünsüz görüşlerinde ısrar edeceği anlaşılıyor.
En hafif deyimle, ‘hatada ısrar’ diyebileceğimiz bu tavır nedeniyle, ekonominin hızla keskin
bir kırılmaya doğru sürüklendiğini söyleyebiliriz. Geçen hafta Merkez Bankası’nın alacağı faiz
indirim kararı öncesinde, partisinin grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan,
faizle mücadelesinin süreceğini kesin bir dille tekrarlamıştı. Bu açıklamadan sonra dolar kuru
bir anda 10.65 TL’ye kadar çıkarken toplantı sonrası gazetecilere ‘Bırakın Merkez Bankası
bağımsız olarak kendi kararlarını kendisi versin’ demişti.  Bu sözler piyasalarda “Acaba
Erdoğan ters köşe mi yapmak istiyor, faiz indirimine ara mı verilecek” sorularına neden
olmuştu. Ancak aynı sözleri “Ben sözümü söyledim, isterlerse faiz indirmesinler!” biçiminde
de yorumlamak, elbette mümkündü. Sonrasında korkulan oldu ve 200 baz puanlık faiz
indirimi gerçekleşti ve Dolar 11 TL’yi aştı. Piyasalardaki beklentiye bakacak olursak piyasa
oyuncuları bu konuşmalardan önce Merkez Bankası’nın 100 baz puanlık indirim yapmasını
bekliyordu. Tabii ki farklı beklentileri olan piyasa oyuncuları var ama ortalama beklenti bu
düzeydeydi. Buna karşılık faiz indiriminin 200 baz puan açıklanmasından sonra önümüzdeki
Aralık ayında faiz indirimi yapılmayacağı öngörülüyor. Aslında Cumhurbaşkanı’nın özellikle
son bir buçuk aydır faizle ilgili sözlerini, Aralık ayında faiz indirimine ara verilse bile,
yılbaşından sonraki süreçte faiz indirimlerine devam edileceği şeklinde yorumlamak daha
doğru olacaktır. Kısacası “Faiz indirimleri sürecek, buna bağlı olarak kurlar yükselmeye
devam edecektir” şeklinde kesin tahminlerde bulunabiliriz. Buna “enflasyondaki artışın hızla
devam edeceği” tahminini de rahatlıkla eklemek mümkündür. Çünkü Cumhurbaşkanı
Erdoğan, en son geçen hafta yaptığı partisinin grup konuşmasında dar gelirlilerin ücretlerinde
yüksek oranlı artışlar yapılacağını, yükün telafi edileceğini de söyledi. Bu sözler yılbaşında
asgari ücrete, işçi, memur ve emekli maaşlarına yüzde 25’ler civarında bir zam
yapılabileceğinin işareti olarak görüldüğünü söyleyen olsa da benim kişisel kanaatim asgari
ücrete yüzde 20’ler seviyesinde, emeklilere ise en fazla yüzde 10-12 düzeyinde artış
yapılabileceği şeklindedir. Hal böyle olsa bile yüksek seviyede olacağı söylenen maaş zamları
Hazine’nin tamtakır olduğu bir dönemde aynı zamanda artık mali disiplinin aynı seviyede
sürdürülmesi açısından büyük bir tehdit(!) anlamına gelmeyecek midir?.
Bir başka deyişle döviz kurları ve enflasyon göz göre göre daha da artacak, bunun yaratacağı
toplumsal huzursuzluğu frenlemek için ücretlere eğer gerçekten seçim sathı mailine girersek
daha yüksek oranlı zamlar yapılacak ve dolayısıyla daha önce yaşadığımız örneklerde olduğu
gibi, artan enflasyon oranlarında hızlanmayı beraberinde getirmesi kaçınılmaz olmayacak
mıdır?.
Yani önümüzdeki yıl yüzde 20’lik enflasyonun aşılması hatta yüzde 30’ları aşan enflasyon
oranlarını görmemiz bu seviyelerin yüzde 40’ları görmesi artık sürpriz olmayacaktır. Bununla
birlikte bütçe harcamalarına hız verilmesi, seçim dönemi yaklaştığı için bütçe açıklarının
büyümesi, bunun borçlanma ihtiyacı ve faizleri yükseltmesi kaçınılmaz olacaktır. Özetle
ekonomi yüksek enflasyon, yüksek kur sarmalına girdi ve bu hızla devam edecek gibigözüküyor.

Ne zamana kadar, derseniz, ödemeler sistemi, bankacılık kesimi ve reel kesim
daha derinden etkilenip mekanizma işlemez hale gelene kadar...