OSMANLI DÜŞMANLIĞI

Son zamanlar da basında medyada TV de ve internette bir Osmanlı tartışması aldı başını gidiyor. Bazı kesimler Osmanlıyı yerden yere vurmaya çalışıyorlar. Özellikle Sultan Vahdettin ve Sultan 2.Abdülhamit düşmanlığı tavan yapmış görünüyor. Hatta bazı yerlerde bırakın bu Padişahları Fatih Sultan Mehmede ve Kanuni Sultan Süleyman gibi Osmanlının en iyi Padişahlarına, dünyanın bile hayran kaldığı bu Padişahlara bile dil uzatanlar oldu. Bunu özellikle azılı Osmanlı düşmanı olup bizim tarihimizin sadece Atatürk ve Türkiye Cumhuriyetinden ibaret olduğunu düşünen gafiller yapmaktadır. Bunlar Atatürkçü olmanın tek yolunun Osmanlıya düşman olmaktan geçtiğine dair bir yanlışa düşmektedirler. Osmanlıyı tamamen inkâr etmenin geçmişini unutup geleceğini imar edemeyenlerin düştüğü yanılgıdan başka bir şey değildir. Oysa Osmanlıda bizim Vahdettin de bizim 2.Abdülhamit’te bizim ve hepsinden önemlisi Atatürk’te bizimdir. Her şeyden önce şu iyi şu kötü diye yanlışa düşmeden olayları yaşananları ve insanları o zamanın şartları ve dünyanın o zaman ki tarihi akışı içerisinde değerlendirmek gerekir. Osmanlıyı inkâr etmek Türklüğü ve Türk tarihini ve tüm geçmişimizi inkâr etmek demektir. Böyle düşünen bir kişinin ben Türklüğünden şüphe ederim. Dünya üzerinde nice devletler ve İmparatorluklar kurulmuş çok büyük başarılar elde etmiş sonrada tarih sahnesinden çekilmişlerdir. Osmanlı Devleti de bunlardan biridir.

Her şeyden önce Osmanlı İmparatorluğu 622 yıl iyi veya kötü dünya üzerinde varlığını devam ettirmiştir. Bunun ilk 300 yılı dünyanın en büyük imparatorluğu geriye kalan 322 yılını da dünyanın en iyi 3 imparatorluğundan biri olarak sürdürmüştür. Osmanlı sandıkları gibi kötü olsaydı bu kadar uzun süre ayakta kalabilir miydi. Osmanlı düşmanlığı yapmak yerine bu kadar uzun süre nasıl ayakta kalabilmişiz önce bunu iyi okuyup anlamamız lazım.

Osmanlı kurulduğundan ve özellikle Balkanlara ve Avrupa ya geçtikten sonra gittiği yere insanlık medeniyet adalet ve doğruluk götürdü. Çünkü Osmanlı cihanşümul bir devletti.622 yıl dünyada söz sahibi oldu dünyaya hükmetti. Kimsenin dinine inancına karışmadı, ibadetlerini rahatça yapmalını sağladı. Fitne fesat peşinde olmadı, ayrımcılık bölücülük yapmadı, gayrımüslimler arasında fark gözetmedi. Sadece kendi tebaasıyla yetinmedi, herkesin Müslümanlarla kaynaşmasını sağladı. Darda zorda kalana, sıkışan milletlere yardım elini uzattı. Bu yardım elinden ABD Japonya bile nasibini aldı.

Kısa bir zaman önce çıkmış bir azılı Osmanlı düşmanı şöyle konuşmuştur.-Osmanlıyı ve yüz yıl önce bu toprakları yönetenler gaflet dalalet ve hıyanet içindeymişler. Gençleri kadınları ve çocukları hiç düşünmemişler. Sadece saltanat ve saraylarını korumak için milleti ateşe atmışlar. İnsanlık onurumuzu, bağımsızlık tutkumuzu ve hayat hakkımızı ayaklar altına almış ve teslim olmuşlar. Yine bir başka Osmanlı düşmanı şöyle konuşmakta bir sakınca görmemiştir.- Osmanlı döneminde herkes Padişahın kulu ve kölesiydi. Türk milleti diye bir kavram yoktu. Çünkü Osmanlı Türklerle alay ediyordu. Osmanlıya atılan iftiranın bundan daha büyüğü olabilir mi. Sanki her şeyde Osmanlı suçlu, Osmanlıyı yönetenler suçlu ama asırlardan beri Osmanlıyı yıkmak için elinden geleni ardına koymayan içten içe bizi yıkmaya çalışan Balkanları Kafkasları ve bilhassa Ortadoğuyu karıştırıp sonunda da ülkemizi işgal eden İngilizin Fransızın İtalyanın ve hele hele Yunanın hiçbir suçu yok öylemi.

Sultan Abdülhamide Kızıl Sultan diyerek Avrupalı ağzıyla konuşanların onun o karışık dönemde 32 yıl Osmanlıyı nasıl ayakta tuttuğunu unutmuş görünüyorlar. Evet onun zamanında ülke toprak kaybetti ama o İsrail gibi bir çıbanbaşı devletinin kurulmasını 50 yıl geciktirdiğini ve uyguladığı akıllı politika ile Balkanları Kafkasları ve özellikle de Orta doğuda asayişi nasıl sağladığını unutuyorlar. Yine onun zamanında kaybolan toprakların kaç katı toprakların 7-8 yıl gibi kısa sürede İttihat ve Terakki tarafından elden çıkarıldığı ve kala kala elimizde bir Anadolu topraklarının kaldığını unutuyorlar. Osmanlı ne zaman ki Balkanlardan Kafkaslardan ve bilhassa Orta doğudan çekildikten sonra bu Topraklarda huzur sağlanamadı. Bu her geçen gün artarak devam etmektedir.

Sultan Vahdetine gelince her şeyi bir kalemde silerek onu tamamen vatan haini ilan etmek ona yapılan en büyük hakarettir. Onu bu şekilde davranmaya o günün memleket şartları zorlamıştır. Onu savunmak gibi bir gayemiz yoktur ama ona biraz da haksızlık yapılmaktadır. Ona kızıp bütün Osmanlıya düşman olmak tamamen bir densizliktir. Biz Atatürküde Vahdettini de seviyoruz. O hain denen Vahdettin Atatürkün Samsuna çıkması için teşvik eden kolaylık gösteren ona bütün şartları hazırlayan bir kişidir. Yine o ülkeyi terk ederken isteseydi hazineyi tamamen yanında götürür bir kuruş bile bırakmazdı ama o gurbet ellerde yoksulluk içinde ölmüş birçok alacaklılar cenazesine bile el koymuşlardı. Hem Atatürk Samsuna çıktıktan sonra onu İstanbul’a geri çağıran ve hatta idama mahkûm eden Vahdettin değil İstanbul’u işgal eden İngilizlerdir.

Rahmetli Ecevit Vahdettin hain miydi değil miydi sorusuna şu cevabı vermiştir.- Bu konular tarihçiler tarafından daha ayrıntılı olarak incelenmesi gerekir diyerek devamla şöyle konuşmuştur. İncelenecek çok şey var İstanbul un işgali sırasında ordusu yokken doğru dürüst bir devlet mekanizması yokken, ayrıca birbiriyle kavgalı politikacılar ortalığı kasıp kavururken, bir aciz kişi değil bir dahi olsa İstanbul da bir şey yapamazdı. Atatürk İstanbul’dan uzaklaşarak yapmak istediklerini yapabildi. Vahdettinin Mustafa Kemale bir düşmanlığı olduğunu aklımdan bile geçirmem. Herhalde Vahdettin –Aman şu Osmanlı Devleti yılıksında ben de kurtulayım diye hareket etmedi.600 yıllık devletin çöküntüsü Vahdetinin omuzlarına yükleniyordu. Bu dayanılacak bir ıstırap değil. İstabnbuldan ayrılıp Avrupa ülkelerine gittikten sonra kısa bir sürede bütün malı mülkü elinden gitmiştir. O kadar ki yakınları cenazesini hastaneden kaçırmak zorunda kalmışlardır. Bazı başka ülkelerde ki gibi devleti de soymamıştır. O bir hain değildir. Bazı hoş olmayan şeyleri mecburen yapmıştır. Ayrıca tarihçi Murat Bardakçı da şöyle demiştir.-Atatürk ün Samsun yolculuğu Sultan Vahdettin önderliğinde Osmanlı Devletinin hazırladığı çok ciddi bir operasyondur.

Günümüzde her sıkıştığı anda Atatürk e sarılarak sözde Atatürkçü geçinen ve koca Osmanlıyı bir Vahdettin hainliğiyle düşünüp değerlendiren ve Osmanlı düşmanlığı yapanların belki bir kere bile Atatürkün en büyük eseri Nutuk u okumadıklarını sanıyorum. Ben iki defa Nutuku okumuş bir kişi olarak bu konuda herkesle medyada, basında, TV de her yerde tartışmaya hazırım. Ne mutlu Türküm diyene.

Sağlık ve esenlik dileklerimle.