Toy düğün şenlikle, yola vuruldum

Asli kıta, mektebinde yoğruldum

Yayı çeken kiriş, gibi kuruldum

Mutluluk molası, gülerken YÜZÜM

 

             Her güne nazire, bir çentik kazdım

             Dar akşam anama, mektuplar yazdım

             Sevgilime mahsus, iki kalp çizdim

             Yavuklu emanet, hulâsa SÖZÜM

 

Çocukluk gençliğim, okul yıllarım

Sonun başlangıcı, askerlik çağrım

El kadar pusulam, ecel fermanım

Tabyalar ağlarken, açıktı GÖZÜM

 

             Günler aylar derken, sesler çoğaldı

             Yarıldı gökyüzü, yıldızlar kaydı

             Şarapnel beynimde, korkunç dağıldı

             Şuheda anlımda, kaderim YAZIM

 

Namazgâh Cudi’den, dörtnala geçtim

Munzur aralıkta, tökezdim düştüm

Huriler sundular, şerbeti içtim

Şairdim ozandım, duvarda SAZIM

 

 

Rumuz: ASKER-010

 

 

 

 

Kışlada gülümün, solduğu akşam

Hesaptan düştüler, mevcut bir noksan

Görürsün kendini, resmime baksan

Gabarda bayraktır, sancakta ÖZÜM

 

             Kara haber acil, telle ulaştı

             Acılar çığ gibi, kucağa düştü

             Sabır temennisi, elbette güçtü

             Makberi şehadet, urbada TOZUM

 

Her karış toprağım, kanım pahası

Hain, kalleş, cani, var mı dahası

Ne ışıklar sönsün, ne de çırası

Külünde gizlenen, ateştir KÖZÜM

 

             Ört üstüme, gelinliğin neyleyim

             Süt beyazım, mavi düşüm sevgilim

             Asla rücu, toprağımdır bedenim

             Anamın kelamı, kınalı KUZUM

 

Vadide haindi, pusuda gafil

Umudum okyanus, hayalim sahil

Çağrıdır çığlıklar, bugüne dahil

Sıkılan yumrukta, bekleyen ÇÖZÜM

 

 

ÖZ ALİ YILMAZ