“BEN KİMSEYİ ÖLDÜRMEM O ZATEN ÖLECEK”, bu antik Çin atasözü, ilk bakışta pasif, hatta kayıtsız bir duruş sergiliyor gibi görünse de, içinde derin bir bilgelik barındırır. Bu söz, intikam arayışının boşunalığını, zamanın her şeyi çözücü gücünü ve evrensel bir gerçek olan ölümlülüğü vurgular. İnsan doğasının en karmaşık yönlerinden biri olan öfke ve adalet arayışı karşısında, bize farklı bir perspektif sunar: Bekle ve gör.

Bu atasözünün temelinde yatan fikir, evrenin kendi adaleti olduğu ve zamanın her şeyin ilacı olduğudur. Birine zarar verme, intikam alma veya bir durumu zorla değiştirme dürtüsü duyduğumuzda, bu söz bize bir nefes almamızı, aceleci kararlar vermekten kaçınmamızı öğütler.

Çünkü bazı durumlar, müdahale edilmeden bile kendi doğal akışında çözüme kavuşabilir. Tıpkı bir bitkinin kendi mevsiminde solup gitmesi gibi, kötü niyetli veya zararlı olan şeylerin de zamanla kendi sonlarına ulaşacağı fikri, bu sözün özünü oluşturur. Bu, bir tür kadercilikten ziyade, olayların ve insanların doğasına dair derin bir anlayıştır. Herkesin bir sonu olduğu gerçeği, bize gereksiz çatışmalardan ve enerjiyi tüketen mücadelelerden kaçınma fırsatı verir.

Atasözü, aynı zamanda kişisel sorumluluk ve iç huzur arayışıyla da ilişkilidir. Başkasına zarar vermeyi düşünmek, genellikle öfke, kıskançlık veya acı gibi duygulardan beslenir. Bu tür duygularla hareket etmek, çoğu zaman kişinin kendi iç huzurunu bozar ve yeni sorunlara yol açar. Atasözü, bu kısır döngüden çıkış yolu olarak, "bırakmayı" önerir. Kontrolümüz dışındaki durumlar için endişelenmeyi bırakmak, intikam arayışından vazgeçmek ve evrenin doğal işleyişine güvenmek, bireyin daha dingin bir zihin yapısına ulaşmasına yardımcı olabilir. Başkalarının eylemlerine takılıp kalmak yerine, kendi yolumuza odaklanmak ve enerjimizi yapıcı şeylere yönlendirmek, bu atasözünün ima ettiği önemli bir derstir.

Ancak bu atasözünü salt bir pasiflikle karıştırmamak gerekir. Bu, adaletsizliğe göz yummak veya mağduriyeti kabullenmek anlamına gelmez. Daha ziyade, eylem ve tepki arasındaki dengeyi bulmakla ilgilidir. Bazen en etkili eylem, eylemsizlik olabilir. Durumu tahlil etmek, aceleci kararlardan kaçınmak ve enerjiyi daha verimli alanlara yönlendirmek, bu atasözünün sunduğu bilgeliktir. Atasözü, kişinin enerjisini ve zihinsel gücünü intikam planlamak yerine, kendi gelişimine ve refahına harcamasını teşvik eder.

Sonuç olarak, "Ben kimseyi öldürmem, o zaten ölecek" atasözü, sadece ölümlülüğü hatırlatan bir ifade değil, aynı zamanda bireyin iç huzurunu koruma, gereksiz çatışmalardan kaçınma ve zamanın gücüne güvenme üzerine felsefi bir derstir. İntikamın yıkıcı döngüsüne girmek yerine, olayların doğal akışına izin vermek, bazen en akıllıca ve en huzurlu çözümdür. Bu söz, acele etmeden, sabırla ve bilgece davranmanın önemini vurgulayarak, hayatın karmaşık akışında bize rehberlik eden kadim bir fener gibidir.

 

-*-*-

 

Düşünürlerin Kısa ve Özlü Sözleri

*Sokrates: "Bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir." Bu söz, bilginin sonsuzluğunu ve insan aklının sınırlılıklarını alçakgönüllülükle ifade eder. Gerçek bilgeliğin, cehaletinin farkında olmakla başladığını vurgular.

*Aristoteles: "Bilgi, tüm diğer üstünlüklerin anasıdır." Aristoteles, öğrenmenin ve bilgiyi aramanın bireysel ve toplumsal gelişim için temel bir unsur olduğunu belirtir. Bilginin, diğer tüm erdemlere ve başarılara giden yolu açtığını savunur.

*Konfüçyüs: "Bilen konuşmaz, konuşan bilmez." Bu söz, derin bilginin sessizliği ve gösterişsizliği tercih ettiğini anlatır. Gerçekten bilgili olanların, bildiklerini sergileme ihtiyacı hissetmediğini, yüzeysel bilgisi olanların ise çok konuştuğunu ima eder.

*Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî: "Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakinin anlayabildiği kadardır." Mevlânâ, iletişimin sadece bilgi aktarımı olmadığını, aynı zamanda dinleyicinin anlama kapasitesiyle sınırlı olduğunu vurgular. Anlaşılmanın önemine dikkat çeker.

*Voltaire: "Fikrine katılmıyorum ama fikrini ifade etme hakkını sonuna kadar savunacağım." Bu söz, ifade özgürlüğünün ve farklı fikirlere saygının demokratik bir toplum için ne kadar temel olduğunu gösterir. Hoşgörü ve diyalogun önemini vurgular.

*Albert Einstein: "Hayatta iki yol vardır: Ya hiçbir şey mucize değildir dersiniz, ya da her şey bir mucizedir." Einstein'ın bu sözü, hayata bakış açımızın ve algımızın, yaşadığımız deneyimleri nasıl şekillendirdiğini anlatır. İyimserliğin ve merakın gücünü ortaya koyar.

*Friedrich Nietzsche: "Bizi öldürmeyen şey, bizi daha güçlü kılar." Nietzsche, zorlukların ve acıların insanı yıkmak yerine, onlardan ders çıkarıldığı takdirde daha dirençli ve kuvvetli hale getireceğini belirtir. Bu, kişisel gelişim ve dayanıklılık üzerine güçlü bir sözdür.

*Simone de Beauvoir: "Kadın doğulmaz, kadın olunur." Varoluşçu feminist bir ifade olan bu söz, toplumsal cinsiyet rollerinin biyolojik bir kader olmadığını, aksine toplumsal ve kültürel inşalarla şekillendiğini vurgular. Bireyin kendi kimliğini yaratma gücüne işaret eder.