Bugün arife, bayramdan bir önceki gün…
Son hazırlıkların da tamamlandığı, bayram sevincinin yavaş yavaş içimize dolduğu ama aynı zamanda bir hüzün taşıyan özel bir gün bugün...
Arife kelimesi Arapça kökenli olup, ‘bilmek, anlamak, fark etmek’ anlamına gelir. Belki de bu yüzden arife günü sadece bayrama hazırlık değil, aynı zamanda geçmişi hatırlama, eksiklerimizi fark etme, iç muhasebemizi yapma günüdür.
ARİFE günü; aslında iki duygunun iç içe geçtiği özel bir zaman…
Bir yandan oruçla, dualarla, ibadetlerle dolu bir ayın sonuna gelmenin burukluğu, diğer yandan bayram sabahına uyanacak olmanın sevinci… Ramazan’ın huzurunu doya doya yaşarken, ona elveda vakti geldiğini fark etmek insana garip bir hüzün veriyor. Sanki güzel bir misafir ayrılmak üzere ve biz onu biraz daha tutmak istiyoruz. Bu yüzden de bayramı karşılamaya hazırlanırken içimizi hem bir sevinç hem de tarifi zor bir hüzün kaplıyor.
Ramazan; bize sabrı, paylaşmayı, şükretmeyi öğretti. Soframızda nimetlerin kıymetini, yüreğimizde duanın gücünü hissettik. Bugün arife günü, bu güzel günleri geride bırakmadan önce son bir muhasebe yapma vakti. Acaba Ramazan’ı hakkıyla değerlendirebildik mi?
Kalbimizi ne kadar temizleyebildik?
Dualarımızda sadece kendimizi mi düşündük, yoksa başkaları için de haberleri olmadan dua ettik mi?
Ve yarın da bayram…
Ramazan; bize sabrı öğrettiyse bayram da sevgiyi hatırlatıyor. Ramazan’da içimizi arındırdık, bayramda da birbirimize sarılacağız. Sarılamadıklarımızın da mezarlarını ziyaret edip dualarla bayramlaşacağız.
Bu yüzden her bayram yaklaşırken içimde hem sevinç hem de tarifi zor bir hüzün olur.
Arife günü; her ne kadar bayramın habercisi olsa da benim için biraz da eksilmenin adıdır...
Çünkü ertesi günü beni kapıda karşılayan, elini öpmek için sabırsızlandığım o güzel insanlar yok. Annemim kurduğu bayram sofraları, o tatlı telaşı, bayram sabahı yüzlerinde gördüğüm mutluluk…
Hepsi birer hatıra oldu…
Eski bayramları düşündükçe içimde hep bir özlem belirir. Her şeyiyle çok güzeldi o eski bayramlar. Şimdi hep bir şeyler eksik, belki çocukluğumun o saf heyecanı, belki de sevdiklerimin varlığı. Eskiden bayramlar sadece bir kutlama değil, koca bir ailenin buluşma vesilesiydi. Herkes bir evde toplanır, aynı sofraya oturur, sohbetler hiç bitmezdi. Eski bayramlarda herkes birbirine daha yakındı. Şimdi ise mesafeler…
Sadece yollarla değil, gönüllerle de açılıyor...
Ama ne olursa olsun, bayram yine de bayramdır. Eskisi-yenisi, trafiği-telaşı, hepsi bir yana, bayramın getirdiği huzur ve sevdiklerimizle geçirilen vakit her şeye değer. Yeter ki bayramları sadece bir tatil olarak görmeyelim, eski bayramların o sıcaklığını, samimiyetini yaşatmaya devam edelim…
Şimdi arife günüyle birlikte bayrama bir adım daha yaklaşıyoruz. Son hazırlıklar tamamlanırken, bayramı sadece geleneksel bir zorunluluk değil, gönülden hissedilen bir sevinç haline getirebilmek dileğiyle… Eski bayramların samimiyeti, yeni bayramlarda da yaşansın…
Kaybettiklerimizin anılarıyla, yanımızda olanların kıymetini bilerek ve eski bayramların sıcaklığını yeniden hissederek, arifeniz mübarek, bayramınız huzurlu olsun...
Yorum yapın