Bayram arifesinde yazılacak en uygun makale konusu yine ‘Bayram’a dair’ bir yazıdır, diye düşündüğüm için gönlümden geçenleri bir parça da duygu yoğunluğu içinde aşağıdaki satırları kaleme alma zarureti hasıl oldu, sizin anlayacağınız. 1990’lı yılların sonunda o zaman çalıştığım yerel bir gazetede ‘bayram arifesinde ne yazayım, bu kez ne hakkında yazmalıyım?’ diye düşünürken biraz sonra aşağıda okuyacağınız satırların bir benzerini kaleme almış ve o yazım yayımlandığında hiç ummadığım oranda beğeni toplamıştı. Aradan yıllar geçti, sanırım 2017 yılında yine bir bayram öncesi ne yazacağımı düşünürken güncel siyasetin bayram öncesindeki haline ilişkin bir şeyler karalamış yani yazmıştım. O zaman tıpkı bugünlerde olduğu gibi yine ‘güncel siyasetin gündemine ilişkin’ bir şeyler yazmayı düşünmüştüm.  2017’nin ‘bayram öncesi siyaset güncelinin gündemine’ o zaman bakıldığında belki anımsayacaksınız Türkiye’nin siyaset gündemi;  'dönemin CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun üzerinde ADALET yazılı pankartla Ankara'dan İstanbul'a başlattığı yürüyüş, bu yürüyüşe karşı AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hemen her akşam iftar sofralarında yaptığı konuşmalarda sert sözlerle ortaya koyduğu tepkiler, terör olayları, şehit haberleri MHP Genel başkanı Bahçeli'nin hükümet sözcüğüne soyunduğunu bariz biçimde gösteren açıklamaları gibi 2017 Türkiye'sinin akıl tutulmasının aymazlık halini yaşayan manzarası görülmekteydi!.’

Bugün ise Türkiye’nin siyasal ve toplumsal anlamda ‘GENEL GÖRÜNÜMÜ’ eskilerin deyimiyle ‘manzara-ı umumiyesi’ olarak açıkçası bu sütunlarda bugün malumun bir kez daha ilanı ve dolayısıyla tekrarını yapmanın nafile olacağı kanaatinin bende bir kez oluşmasına hasıl oldu. O nedenle aşağıda keyifle okuyup beğeneceğinizi umduğum bayrama dair bu yazımı ‘BİRAZ PEMPE GÖZLÜKLER’ ile kaleme alınmış gibi görünecek olsa da yazmaya karar verdim. Eğer hazırsanız, ‘Bayram’a dair’ başlığıyla başlıyorum yazmaya…

 Bence bayram nefes almak gibidir, aslında. Günün birinde soluksuz kalınca anlar insan. Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir; sevmeninkini ise yalnızlık...

Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayıp ‘Çok şükür bugünleri de gördük’ diyebilmektir...

Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır, aslında. Küsken barışmak, ayrıyken kavuşmak, suskunken konuşmak bayramdır. Evde yalnızlığı noktalayan insan nefesi, akşam kapıda karşılayan sevdiğinin busesi, sevdalı bir elin tende gezmesi, nice adağın ardından çınlayan çocuk sesidir bayram. Sonrasında gelen ilk diş bayramdır, ilk söz bayram, ilk adım, ilkyazı, ilk karne bayramdır. Güne gülümseyerek başlamak da bayramdır. ‘İyi ki yanımdasın’ bayram, ‘Her şeyi sana borçluyum’ bayram, ‘Hiç pişman değilim de’ bayramdır. Evlatlarının, yakınlarının mürüvvetini görebilmek, eve dolu bir torbayla gidebilmek, konu komşuyla yarenlik edebilmek, akşamları eskimeyen bir keyifle çay demleyebilmek, içebilmektir bayram!..

Zamanı donduran eski fotoğraflara asla pişman olmadan bakabilmek, altı çizilmiş eski kitapları aynı inançla okuyabilmek, yol arkadaşlarının yüzüne utanmadan bakabilmektir, bayram. Alnı açık yaşlanmaktır, bayram. Aynı zamanda ‘dürüst ve erdemli olanlar, ne olursa olsun dik durabilmeyi becerebilenler için ulu bir çınar gibi ayakta ölebilmektir’ bayram!..

‘Aslında tüm bunların kıymetini bilirseniz, gerçekten değer vermeyi, saygı duymayı öğrenirseniz her gününüz bayram olur. Hiç merak etmeyin öyledir, öyle dediniz, diye size deli demezler. Derlerse de hiç umurunuzda olmaz, inanın bana. Şayet deseler de böyle delilik, bayram artığı günlerdeki nankör akıllılıktan evladır, diye düşünmek gerekmez mi?..’
Her gününüz bayram olsun, dileklerimle bayramınız kutlu olsun, daha nice bayramlara…