Orta Asya kökenli ve binlerce yıldır sofralardan eksik olmayan boza hem enerji veriyor hem de sağlık faydalarıyla öne çıkıyor.
Soğuk kış günlerinin en tercih edilen içeceği boza, hafif ekşi, tatlı ve yoğun kıvamıyla dikkat çekiyor. Kökeni Orta Asya’ya dayanan ve geleneksel olarak buğdayın fermantasyonu ile yapılan boza, mısırdan da üretilebiliyor. Sarı mısırın suyla kaynatılıp mayalanması, ardından süzülerek şekerle karıştırılması ve birkaç gün bekletilmesiyle elde edilen boza hem lezzeti hem de besleyici özellikleriyle öne çıkıyor.
Tarihi binlerce yıl öncesine dayanan boza, Mısır ve Kuzey Afrika sahilleri ile Akdenizli tüccar gemiciler aracılığıyla batıya; Hazar Denizi güneyinden doğuya, Asya içlerine ve Çin’e; İran ve Afganistan’a, Kafkaslar’dan kuzeye, Volga havzasına kadar geniş bir coğrafyaya yayıldı. Ünlü Arap gezgini İbn Battuta, 14. yüzyıl başlarında yazdığı seyahatnamesinde, Deşt-i Kıpçak bölgesindeki Türklerin içtiği boza hakkında bilgiler veriyor.
Bozanın sağlık açısından da pek çok faydası bulunuyor. Mayalanma sırasında oluşan laktik asit, sindirimi kolaylaştırıyor; içerdiği aktif mayalar probiyotik etki sağlıyor. Karbonhidrat, protein ve B vitamini açısından zengin olması nedeniyle sporcular, gebeler ve kilo almak isteyenler için ideal. Ayrıca bağırsak florasını düzenleyici, mide faaliyetlerini destekleyici, zihin açıcı ve sinirleri dinlendirici etkileri bulunuyor. Öksürük tedavisinde de kullanıldığı bilinen boza, emziren annelerde süt üretimini artırıyor.