Hayat karmaşası, yaşam mücadelesi, zamanla yarışır haldeki koşuşturmalar, bir güne sığdırılamayan meşguliyetler, sorumluluklar….
Zamanın hızına ayak uydurmaya çalışarak yaşayıp gidiyoruz, anın, günün tadına varamadan…
Çoğumuz bu tempoda değil miyiz, hatta yük edemeyeceğimiz kadar işi üzerimize aldığımız bile oluyor bu hızda…
Aslına bakarsanız, farkında olsak da olmasak da tükeniyoruz, aynı zamanda çok çabuk da tüketiyoruz. Teknolojiyi de bizim kadar çok çabuk tüketen başka bir millet var mıdır, acaba?..
Şehirler büyüyor, gelişiyor, araç sayısı her geçen gün hızla artmaktadır…
Tüketim çılgınlığı her şeye rağmen tam gaz gitmekte…
Maddiyat hep ön planda. Beklentiler arttıkça artıyor ve bu da hayal kırıklıklarını çoğaltıyor….
Evet, teknoloji çağındayız. Her şeye kolaylıkla ve hızla ulaşabildiğimiz bir çağdayız. Çocuğundan yaşlısına, her yaş grubundan birçok insan, bu hızın içinde kaybolmuş, farkında bile değil!...
Çok enteresan değil mi, teknoloji devleri neden kendi çocuklarını yavaşlayabildikleri ortamlarda ve teknolojiden uzak yetiştiriyor? Bunun cevabı aslında çok basit ama aynı zamanda çok da derin…
Bu kadar hıza bence biraz zaman ayırmak, biraz yavaşlamak gerek. Neden mi?
Çünkü etrafımızdaki güzellikleri eğer yavaşlamazsak göremeyiz. Anlamak için, bilmek için, görmek için, sevmek için yavaşlamaya ihtiyacımız var. Örneğin önyargıları bir kenara bırakıp, bir insanı tanıma cesaretini en son ne zaman gösterebildik? Ya da yağan yağmurdan hiç şikayet etmeden, düşen her bir damlanın keyfine en son ne zaman varabildik?..
Hep bir yerlere yetişme, bir şeyleri yetiştirme gayreti içinde ve hızla, zamanın içinde kayboluyoruz. Aldığımız nefesin bile farkına varamadan…
Sessizliğe ihtiyacımız var, içimizi genişletebilmek için, yalnızlığa ihtiyacımız var, zamanı genişletmek için…
Düşünce ve fikirlerimizi bir köşeye yazmaya ihtiyacımız var, zihnimizi genişletmek için!...
Yürüyebildiğimiz kadar yürümeye ihtiyacımız var, ufkumuzu genişletmek için. Birbirimizin gözlerinin içine bakmaya ihtiyacımız var, sevgiyi çoğaltmak için…
Kısacası televizyonu, interneti, telefonu hepimiz seviyoruz ama biraz yavaşlamaya ihtiyacımız var. Hayatı daha sakin ve daha anlamlı yaşayabilmek için…
Büyük balığın küçük balığı daima yediği bir dünyadan, hızlının yavaşı yuttuğu bir dünyaya doğru hızla gidiyoruz….
“O kadar hızlı gidiyoruz ki, ruhlarımız arkada kalıyor!..” Afrika atasözü
Yorum yapın