YANLIŞ TARIM POLİTİKALARI

Hayat pahalılığı aldı başını gidiyor. Enflasyon, döviz kuru ülke tarihinin en yüksek seviyelerine çıkmış durumda. Bir türlü işin başına işinin ehli insanları getiremedik. Son zamanların en moda terimi; “Tarım bitti.” Bir ülkede tarım biterse, İş biter, aş biter, insan biter, yaşam biter sonuç olarak ülke biter. 

 

Çiftçiden köylüye, İş insanından akademisyene, bürokrattan siyasetçiye kime sorsak herkesin ortak düşüncesi aynı; Tarım bitti, hayvancılık bitti, sanayi bitti, ürettim bitti. Neden bitti? Diye sorduğumuzda ortaya herkesin tek bir ortak görüşü var. Yanlış tarım politikaları yüzünden. Elbette politika başlı başına tek etken değil. İşin başı önce eğitimden, yararlanmanız gereken teknolojiden, işlemek için enerjiden, Toprağının üzerinden ayrılmak durumunda kalmayacak köylüden çiftçiden geçiyor. 

 

 Tarımın Yanına Bir Yoldaş Bulamadık

 

Bir deyim var; “balık baştan kokar” biz daha tarıma bakacak bakanlığa isim bulamadık. Tarım Orman Bakanlığı, Tarım Orman ve Köy işleri, Tarım Köy işleri, Gıda Tarım ve Hayvancılık ve son olarak yine Tarım ve Orman Bakanlığı. Şu tarımın yanına iyi bir yoldaş bulamadık gitti. Halbuki; “tarım” tek başına tüm ülkeye yetecek bir kelime olduğunun farkına varabilseydik bize yeterdi. 

 

Mimardan Doktordan Tarım Bakanı Olmaz 

 

İşinin ehli insanları tarımın başına getiremedik. İşi ehline teslim edemedik. Son 7 senede; 2015 yılında Mimar olan Kutbettin Arzu tarımın başındaydı. 2 yıl sonra, 2 yıllık İşletme mezunu Faruk Çelik tarımın başına geçti. Sonra, Doktor (genel cerrah) Eşref Fakıbaba tarımın başına geçti. Sonrası İşletme mezunu Bekir Pakdemirli. Sonrası Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi mezunu Vahit Kirişci. Son 7 yılda 6 tane bakan gördü tarım. Hem de mesleği mimar, işletme, doktor olan tarımla alakası olmayan bakanlardan.

 

Enflasyon İthalatla Terbiye Edilemez 

 

Çok geç kalmamıza rağmen; "zararın neresinden dönersek kardır" diyerek artık "adamcılık kayırmacılık" döneminin bitmesi gerekiyor. Her şeyden önce liyakata ihtiyacımız var. Tarımın başına bu işle yoğrulmuş toprağı bilen insanların getirilmesi gerekiyor. Buğday, mısır, pirinç, çay, soya, fasulye, mercimek, pamuk, saman, gübre, koyun, dana ve daha nicelerini üretirken ithal etmeye başladıysak ve enflasyonu ithalat ile terbiye ediyorsak sadece günü kurtarmaktan başka ne işe yarar.

 

Tarım demek gelecek demekken, özgürlük demekken, gelişmişlik demekken, biz tarıma bir isim dahi bulamamışız. Bir ülkede en çok küçümsenen ve aşağılanan meslek çobanlık ve çiftçilik ise biz baştan kaybetmişiz demektir. Tarlasında güneşin altında ter dökmemiş, hasad zamanının sevinci ve gururu ile yoğrulmamış, toprak kokusunu içine çekmemiş, ot kokusu burnunu sızlatmamış bir hanenin, ateşinin bacasından duman çıkmaz. 

Sağlıcakla…