TOPRAK ANA YUTAR MI?

Göller Bölgesi diye andığımız bir bölge de olmayacak yakın bir zamanda…
Kuruyor göllerimiz.
Dibimizde var misal, “Gölmarmara” olarak biliriz de ulusal basın organlarının hepsi “Marmara Gölü” diyor.
Manisa’da ne işi varsa Marmara’nın, ismi de ayrı ilginç elbet.
Ama kuruyor, kurudu Marmara.
Özellikle 2010 sonrası yapılan yanlış planlama ve uygulamalar ile; yer altı ve yer üstü sularının yanlış kullanımı nedeniyle gölün yüzde 98’lik bölümü kurumuş halde.
Gelir mi geri?..
Sonra kamyonla su mu taşıyacaklar yine! Meke Gölü de göz göre göre kurudu, kurutuldu, sonra su taşımaya kalktılar.
Yutar mı doğa bunu?..
Meke küçük, Marmara Gölü’ne taşıma su da olmaz…
Oysa…
Marmara Gölü, Türkiye’nin 184 önemli kuş alanından biriydi.
65 bin su kuşu görülüyordu ki bunların içinde nesli tükenmeye yüz tutmuş tepeli pelikan türü de vardı ki dünyadaki tepeli pelikanların yüzde 9’u da burayı ev biliyordu.
Bilimsellikten uzak olunca, yanlış uygulamalar devam edince yıkıldı mı kuşların evi?
İnsanımız depremden ders almıyor, kuşların da evini yıkmadık ama kuruttuk, neticede ev falan kalmadı.
Doğa Derneği diyor ki “Acil olarak Gördes Barajı’ndan ve Ahmetli Deresi’nden göle su verilmeli. DSİ’nin gölün su rejimine sürekli müdahale etmesi önlenmeli”
DSİ görmüyor mu gölün kuruduğunu, öldüğünü?..
Biyoçeşitlilik ve bir ekosistem daha yok oluyor; bugüne kadar n’aptı DSİ bunu önlemek için?..
Yüzde 98’i kurumuş Marmara’nın, daha n’olsun?
Geriye kalanına göl mü denir?..
Doğayı en hoyratça kullanan, tarım arazilerini atıl bırakan, ormanlarını yok eden, en güzel cennet noktaları santrallere boğan, onun üzerine pek çok ülkeden çöp alıp onları denetimsiz şekilde en güzel topraklarda yakan, toprakları kimyasala boğup zehir akıtan bir ülke olduk.
Göller kurumaz mı bu kadar hoyratlık karşısında?
O kadar aklımızı yitirmiş haldeyiz ki Afrika ülkeleri bile elalemin çöpünü almıyor; neredeyse Afrikalılar da çöplerini bize satacak!
Çöp demek zehir demek netice itibariyle.
Bu kadar akılsızlık nedir, sağlıklı cevap vermek mümkün mü?
Tüm bu olup biten karşısında bir de Marmara Gölü ile bir başka haber düştü geçtiğimiz günlerde gündeme.
“Ancak bizde olur” dedirten türden.
Tarım ve Orman Bakanlığı kurumuş göldeki balıkçılardan kira borcu istemiş.
İster Bakanlık.
Kiracı sıfatı varsa bürokrasi kafası, önündeki işi yapacak!
İyi de göl nerde?..
Bakanlığın hassasiyeti keşke göl ile ilgili olsaydı da göl kurumadan bilim ve akıl dinlenseydi…
Göl kurumasaydı da o zaman balıkçılar balık tutabilseydi ve kiralarını ödeyebilselerdi…
Göl kururken ne önlemler aldı da yüzde 98’i uçtu gitti suyun?
Görülmez mi, görmezler mi kötü sonun yaklaştığını?
Aynı bakanlık orman yangınlarında da THK’nın uçakları hangarda yatarken ve telafisi mümkün olmayan miktarda ormanlarımız yanarken başka ülkelerden uçak kiralamadı mı ve daha sonra THK uçaklarının bakıma alındığı açıklanmadı mı?..
Nereden baksanız akılların durduğu haller içindeyiz.
Sadece Manisa’daki Gölmarmara değil, pek çok göl kuruyor, kan kaybediyor.
Dünyanın nazar boncuğu Meke kurudu da sonra su taşıdılar canlansın diye…
Toprak Ana yutar mı?
Aklınız nerdeydi diye sormaz mı?