Bir ulus düşünün, yüzyıllar boyunca dünyaya hükmeden koskoca imparatorluk yıkılıyor. Vatanın her köşesi işgal edilmeye başlanıyor. Bir avuç vatanperver canları pahasına bir araya gelip “hattı müdafaa yoktur sattı müdafaa vardır” diyerek yola çıkıyor. Savunma hattı yoktur, savunma sathı vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz.

 

Trablusgarp, Balkan ve 1. Dünya savaşlarında savaşmış, Kafkas, Çanakkale Suriye ve Filistin’de cepheden cepheye koşmuş bir komutan bir lider düşünün. İstanbul’a geldiğinde boğazda demirli düşman gemilerini görünce “geldiği gibi giderler” diyen, İzmir’de düşmanı denize döken ve Çanakkale'yi geçilmez yapan bir dünya lideri düşünün. Ve onun kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nde yetişen onun izinde yürüyen genç teğmenlerimiz “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” dedikleri için ordudan tasfiye ediliyor.

 

Mustafa Kemal’in askerleri olmayıp ne olacaktılar? Padişahım çok yaşa mı diyeceklerdi? Kapı kulu askerleri mi olacaklardı? Yazık değil mi onca emek onca cefaya. Onları yetiştiren bu günlere getiren, mezuniyetlerinde onurla ve gururla göz yaşı döken ailelere yazık değil mi? Gencecik hayatlar birilerinin iki dudağı arasında mı olacak? Bunca emek ve uğraş “adalet mülkün temelidir” yazan mahkeme salonlarında iki satır yazıya dökülmüş kararla mı son bulacak?

 

Bu isimleri hafızanızdan lütfen çıkmasın. Ebru Eroğlu, İzzet Talip Akarsu, Serhat Gündar, Deniz Demirtaş, Batuhan Gazi Kılıç. Beş gencecik subay, gencecik Türk evlatları. Atatürk’e bağlılıklarını gösterdikleri için ordudan ihraç edildiler. Bugün bu genç subayları ordudan ihraç edenler terörist başına af getirmeyi ve meclise sokmayı planlıyorlar. Bu utanç ve ayıp bize yeter de artar bile.

 

Ülkemde artık hiçbir şeye şaşırmıyorum. Gündem öylesini değişiyor ki ışık hızıyla. Önce gezi davalarını yeniden gündeme getirmek, sonra gazetecileri haksız yere tutuklamak ve şimdi de teğmenlerin ordudan ihraçları. Bunlarla bizleri meşgul ederek ülkenin içinde bulunduğu vahim durumu unutturmaya ve gündem değiştirmeye çalışılıyor. Tarih bunları da yazacak. Fakat! Unutmayınız, bizim istiklal marşımız “korkma” diye başlıyor. Muhtaç olduğumuz kudretin damarlarımızdaki asil kanda olduğunu biliyoruz. Ne demiş atalarımız: “Bu günkü üstünlüğüne fazla güvenme, keser döner sap döner gün gelir hesap döner.”

Sağlıcakla…

 

 

Saygılarımla

Osman Köse