Son 20 yılın özellikle oluşturulan ikliminden midir; yoksa gerçekten zamanın getirdiği kopuşların yansıması mıdır bilmiyoruz ama sosyolojik açıdan incelemeyi muhakkak gerektiriyor toplum olarak halimiz.
Çünkü…
Siyah beyaz olduk.
Başka renk yok nicedir.
Ya siyah ya beyaz.
Ne mavi var, ne yeşil.
Turuncu, pembe, kahverengi, lila, turkuvaz…
Gökkuşağı demeye korkar hale geldik, gökkuşağı renginden giriyorsun misal…
Ya PKK’ya bağlanıyor renkler ya LGBT’ye…
Kötü ve çirkin bir bakış açısı hakim oldu nicedir topluma.
Empati yok. 
Sağlıklı düşünebilme yok.
Sağduyu yok.
Vicdan yok.
Duyarlılık yok.
Konu “ben” veya “biz” veya “benim düşüncem” veya “bizim düşüncemiz” oldu mu amenna…
En küçük bir eleştiri varsa “düşmanımsın”
Kutuplaşmanın eseri midir siyaseten?
Evet.
Sonuna kadar evet.
Ortak paydaların altını gelip geçen yıllar içinde çok daha doldurabilir hale döndürmemiz gerekirken toplum olarak “boş küme”ye döndük.
Çünkü hepimiz tribündeyiz artık.
Hani “doğuştan fanatiğim” diyenler var ya tuttuğu takımla ilgili.
Doğruya doğru demenin, yanlışa yanlış demenin tribünlerce tu kaka ilan edildiği zamanlardayız maalesef.
Geçer mi?
Düzelir mi dersiniz?..
Bu bilgi yoksunluğu, bu değerleri kaybedişimiz, bu liyakatsizlik ve bu savrulma ile açık söyleyelim bizim ümidimiz yok; sihirli bir değnek değse, 30 yıl düzeltemeyiz yıllardır göz göre göre yapılan hataları.
Oysa…
Siyasi görüşümüz ne olursa olsun karşımızdaki bir eleştiri veya bir görüş dile getiriyorsa “ya ne diyor, doğru mu diyor” diye düşünme yetisini kazanmamız gerek.
Partiler üzerinden örneklemeye gerek yok ama kendi görüşüne ters gelen her karşı fikre “düşmanca” saldırı gelecek kuşaklar üzerinde de onarılmaz yaralar açacak.
Maalesef sağ sol kavgalarının yaşandığı o kötü yıllarda bile ülke bıçak gibi ortadan ikiye kesilmemişti.
Bugün bunu yaşıyoruz ve bu durumun yarattığı olumsuzlukların ortasına düştük.
Geçtiğimiz günlerde Kayseri’de milletvekillerinin mangal keyfini örneklendirsek kafi mi?..
Eleştirilerin tek sebebi: Ekonomik sıkıntı çeken vatandaşın önüne böyle resimlerle çıkmayın, hele hele iktidar olduğunuz için hiç çıkmayın dendi, dedik, eleştirdik.
Bakanı, “ben sucuk yemedim” dedi.
İl başkanı “biz sucuk tanıttık” dedi.
Bir okurumuz “milletvekilleri yemek yemesin mi” dedi.
Yani ne denilebilir ki artık; eleştirilenin hangi konu olduğunun farkında olmadan saçma sapan gerekçelerle savunmaya geçmek?...
Takdir kamuoyunun demekten başka çare yok elbet ama…
Güzel değil bu başımıza gelen…
Renklere ihtiyacımız var hepimizin.
Siyah beyaz ancak Beşiktaş’a yakışıyor, hayata ve topluma değil!