Bir önceki yazımda psikolojik şiddetin ne olduğundan, hayatımızda nasıl yaralar açtığından, bizi nasıl etkilediğinden bahsetmiştim.
Bugün de bu görünmez ama derin izler bırakan şiddetten kendimizi nasıl koruyabiliriz? Buna odaklanmak istedim. Araştırdıklarımla, okuduklarımla, edindiğim bilgilerle gelin birlikte yol alalım…
Bazen en derin yaralar, gözle görülmez olanlardır. Psikolojik şiddet, görünürde iz bırakmaz ama ruhunuzu sessizce tüketir. Bu yüzden, bu yıpratıcı süreçle hem başa çıkabilmeyi hem de kendimizi nasıl koruyabileceğimizi bilmemiz gerekir.
Öncelikle ne yaşadığımızın farkına varmak en büyük silahımız. Birinin ya da birilerinin sürekli eleştirmesi, küçümsemesi, manipüle etmesi, dayatmalar, yaptırımlar ya da duygusal baskılar hiç de normal bir durum değil…
Bunu kabullenmek, bu sorunun ilk adımı. ‘Onun huyu bu, o zaten hep böyle, beni sevdiği için böyle yapıyor…’ gibi cümleler, maruz kalınan şiddeti görmezden gelmekten başka bir şey değil. Onun için ilk önce kendimize dürüst olmamız gerekir.
Sonrasında sınır koymayı öğrenmek, ikinci adımımız olmalı. Her kim olursa olsun, kimse sizi değersiz hissettirme hakkına sahip değil.
Böyle bir durumda, ‘Bu davranışın beni rahatsız ediyor’ ya da ‘Bana bu şekilde konuşamazsın’ demek kabalık değil aksine kendinizi koruma yolunda büyük bir adımdır. Eğer biri sürekli sınırlarımızı ihlal ediyorsa, net ve kararlı bir duruş sergilemekten çekinmemeliyiz. Çünkü sınırlarımız bizim kişisel alanımızı ve ruh sağlığımızı koruyan bir kalkan gibidir. Onları belirlemek sadece kendimizi değil, hayatımızdaki insanları da sağlıklı bir dengede tutmak demektir…
Unutmayalım ki; başkalarının bizi nasıl gördüğünden çok, bizim kendimizi nasıl gördüğümüz ve nasıl hissettiğimiz önemlidir. Güvendiğimiz dostlarımızla konuşmak, içimize atmayıp anlatmak, dertleşmek…
Eğer bu şiddetin boyutu büyükse ve bizi derinden etkiliyorsa bir uzmandan destek almak…
Psikolojik şiddetten kurtulmanın yolları bunlar. Kabullenmemek, sinmemek, sessiz kalmamak, boyun eğmemek…
Çünkü psikolojik şiddet, sessizce kabullenilmesi gereken bir şey değil!..
Gerçekten mutluysak eğer, bu çok kıymetli, sorun yok. Ama cevap hayırsa, kendimiz için bir şeyler yapma vakti gelmiştir. Hak ettiğimiz sevgiye, saygıya ve huzura ulaşmak için adım atmaktan korkmayalım. Biz değerliyiz ve kimsenin bizi buna inandırmasına da ihtiyacımız yok!..
Eleanor Roosevelt demiş ki: ‘İzin vermediğiniz sürece kimse sizi incitemez!’
Unutmayın, sizi aşağı çeken değil, yukarı çıkaran insanlarla yol almak en güzelidir. Kendinize iyi bakın…
Yorum yapın