SEÇİM HAZIRLIKLARI BAŞLADI BİLE..
Bilmem farkında mısınız, hemen her yerde hummalı bir faaliyet var. 2023
Haziran’ında yapılacağı söylenen genel seçimi kat ediyorum. Bir yıldan daha az
bir süre kalan seçimin daha erken bir tarihte yapılabilmesi amacıyla bir yandan
muhalefet bastırdıkça bastırıyor, bir yandan ‘her şey için’ gözünü iyice
karartmış iktidar ise güya erken seçime karşıymış gibi davransa da muhalefetin
üstüne adeta bodoslama gidiyor. İktidar diğer taraftan jandarmada kadrolar
hallaç pamuğu gibi atmaktan kaçınmıyor iken öte yandan hakimler ve savcılar
her nedense birbiri ardına hastalık raporları almaya başladı. Yüksek Seçim
Kurulu’nun süresi dolan üyelerinin hizmet süreleri, onların istememelerine
karşın, uzatılıyor. Bazı muhalefet unsurlarının deyimiyle, her yönüyle sansür
torbasını andıran basın üzerine yeni baskılar, yeni yasaklar getiren yasanın AKP
ve MHP’nin büyük çabalarıyla bir an önce yaşama geçirilmesine yoğun çaba
harcanıyor. Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler için yaş haddi 67’den 72’ye
çıkıyor, yüksek komuta kademesindeki kimi generallerin önü kesiliyor, buna
karşılık kimilerinin önü açılıyor. Bütün bu faaliyet ne zaman yapılacağı belli
olmayan seçimlere hazırlık değil de nedir, Allah aşkına!..
Son olarak da seçimlerin fazla öne alınmadan yine de R.T. Erdoğan’ın önündeki
üçüncü kez aday olması yönündeki Anayasal engelin aşılması amacıyla seçimin
normal süresinden daha önce örneğin 2023’ün Haziran’ın da değil de Mayıs
ayında yapılabileceği konuşuluyor. Seçimler için yapılan hazırlıklar, sandık
yarışının hangi koşullarda yapılacağı konusunda şimdiden bir fikir veriyor. Sosyal
medyayı ‘zapturapt’ altına almaya yönelik yeni yasa hazırlıkları seçimlerin tam
bir sansür ortamında geçeceğini gösteriyor. İçinde bulunduğumuz eşi benzeri
görülmemiş, bunalımın doğurduğu yoksulluk ve bütün sistemin iflas belirtilerini
sergilemeye başladığı bozgun havasında geniş toplulukları sindirmeden neler
olup bittiğinin halkın gözünden kaçırılmasının önlemlerini almadan değil seçim
kazanmak, seçime kadar gitmek bile olanaksız görünüyor. Basının yazılı ve
görüntülü her türlüsünün baskılama cenderesinin yeniden sıkıştırıldığı bir
ortamda, sosyal medya da ağzını açamaz hale sokularak iflasın, paniğin ve
kaosun gözden kaçırılmasının yanı sıra, kimsenin nefes alamayacağı, neler olup
bittiğinin bilinmediği, ulusal iradenin sağırlaştırıldığı ve kör edildiği bir ortamda
halkın oy vermesi isteniyor. Ama sezdiğim ve dolayısıyla algılayabildiğim
kadarıyla bilgi karartmasıyla yetinilmeyecek, bunun yanı sıra, daha seçmen
kütüklerinin düzenlenmesi aşamasında bağımsız yargının yetkilerinin bir
bölümünün yürütmeye transfer edilmesiyle, seçmen listelerinde iktidar lehine
oynamaların önünün açılması yolu tutulacaktır, kuşku ve kanaatini kuvvetlice
taşımaktayım. Yargının durumu zaten ortada iken, YSK’nin daha önceki tutumu
da bilinmekte iken, böyle bir yargının da ne bağımsız ne de tarafsız olmadığını
göstermektedir. Daha şimdiden allak bullak edildiği ileri sürülen seçmen
kütükleriyle, bağımsız değil iktidara bağımlı yargının denetiminde, iktidarın
kazanmadığı bir seçimi kazanmış gibi ilan ederek İçişleri Bakanlığı güvenlik
birimleri ve YSK’nın il ve ilçe seçim kurullarının gayretleriyle, sığınmacıların
vatandaşlığa geçirilmesi sayesinde ortalığın bulandırıldığı ortamda, atı alanın
Üsküdar’ı geçmesi sağlanmaya çalışılacağı, buna karşı gösterilen halk tepkisinin
iktidarın kolluk güçleri ve SADAT gibi paramiliter kuvvetler aracılığıyla güç
kullanarak bastırılıp, üstesinden gelinmesi için uğraşılacağı daha şimdiden
konuşulmakta muhalefet çevrelerinde iddia edilmektedir. Gerçi sistemin
tümüyle olmasa da büyük oranda iflası ya da ülkedeki yönetsel çarkların genel
anlamda işlerliğinin kilitlenmesiyle, iktidarın milli iradeyi bastırma girişimleri
muhalefetin uyanık tepkisiyle de sonuçsuz kalabilir. Ancak muhalefetin bu
tepkileriyle baskıların sonuçsuz kalmasının kaçınılmaz olması, büyük saldırının
çok olumsuz etkilerini tümden ortadan kaldırmaya yetmeyecektir, kanısını
kuvvetlice taşımaktayım. Ulusal iradeyi gasp etmeye çalışacak olanların
atılımlarının kaçınılmaz sonucunu yanlış hesaplamaları, yalnız kendilerini değil,
tüm toplumu olumsuz etkileyeceği asla unutulmamalıdır. Sonuç olarak;
Kanaatim odur ki, toplum seçimlere giderken bu gerçekleri ne kadar iyi bilir, ne
kadar önlem alırsa çıkması muhtemel olay ve kargaşalar o kadar daha az yıkımla
atlatılabilir..
Yorum yapın