OKUMANIN YAŞI YOKTUR
“Sevgi varlığın özüdür.“
Mevlana
Evet okumanın yaşı yoktur. İnsan hangi yaşta olursa olsun okuyabilir, ilim tahsil edebilir, bir yüksekokul bitirebilir. Okumak, bir okul bitirmek illa ki gençlere mahsus bir şey değildir. İnsan ileri yaşlarda da okuyup bir okul bitirebilir, yeter ki azmetsin, çalışsın başaracağım desin. Kendine bir hedef koysun ve bu yolda yürüyeceğim desin. Hem ne diyor Peygamber Efendimiz “Beşikten mezara kadar ilim tahsil ediniz”. Bizler bu hayatı yaşarken hangi yaşta olursak olalım bu hayattan her zaman öğrenmemiz gereken bir şeyler olacağına inanıyorum. Yaşlı ve bilge biri birkaç yüksekokul okuduktan sonra çalışıp emekli olmuş ve bir dağ başında kurduğu çiftliğinde bahçede diktiği meyve fidanlarını bir türlü büyütememiş ve o yaştan sonra gitmiş bir de orman Fakültesini bitirmiş.
İnsan hangi yaşta olursa olsun her zaman hayalleri ve ümitleriyle yaşar. İnsanı hayata bağlayacak bir ümidi hayali ve hedefi olmalıdır. Ve bunun için mücadele etmelidir. İnsanın ne zaman hayali ümidi ve hedefi biterse, hayatı da bitme noktasına gelmiş demektir. Özellikle de yaşlılıkta hayal ve ümitler biterse, hayattan beklentiler sona ererse, hayattan zevk alınmamaya başlar ve acıklı sona doğru yani ölüme doğru yol alır hayatı kabusa dönebilir. Günümüzde ne yazık ki bizim yaşımızda ve bizden biraz yaşlı kişilerin çoğunluğu köşelerine çekilip ölümü beklemektedirler. Ama kendilerine bir hedef koyan, kendisini hayata bağlayacak bir iş, bir meşgale bulanlar istedikten sonra başaramayacakları bir şey yoktur. Bunlar hayata daha iyi tutunmaktadırlar. . Kimi insan dağ başında bir çiftlik kurar sebze meyve yetiştirir, hayvan bakar doğayla iç içe yaşamayı sever. Kimi insan seyahati sever ülkesini, dünyayı dolaşır ufkunu genişletmeye çalışır. Kimi insanda yazmayı okumayı çok sever zamanını böyle değerlendirerek hayata bağlanmaya çalışır. Ben de okumayı yazmayı çok sevenler grubuna girerek bütün zamanımı okumaya ve yazmaya çalışarak hayat tutunmaya çalışıyorum. . Zaten hayatım boyunca okumayı, yazmayı çok severdim ama son zamanlarda kendimi daha çok yazmaya verdim diyebilirim. Uzun uğraşılar sonucu yayınlanan (Adam gibi adam Olmak) romanımdan sonra Balıkesir de ve memleketim Artvin ve Şavşat ta yerel gazeteler yazılar yazmaya başladım. Sonrasın da bir arkadaşımın üç yıl önce şakayla karışık başlattığı bir ön kayıt işlemiyle üçüncü yüksekokula kayıt yaptırdım. Eskişehir Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Medya İletişim bölümünü seçerek uzaktan eğitime başladım. Kendime bir hedef koyarak mademki ben kitap roman ve gazetelere yazı yazıyorum o zaman ben bunun okulunda okuyacağım diye azmettim. İşin bir ilginç tarafı- Bu yaştan sonra sen okul okuyup ta ne yapacaksın, sana nasıl olsa bir faydası olmaz diyen başta eşim olmak üzere bütün çevremin bana olumsuz yaklaşması bende adeta bir doping etkisi yaptı. 2017 yılı Eylül ayında başlayan okul maceramı bazen amatörce bazen de adeta bir ilkokul öğrencisi gibi çalışıp 25 dersi başarıyla bitirerek 2020 yılı Eylül ayında diploma almayı hak kazandım.
Bu arada okul okurken ve özellikle de sınavlara girerken bazı ilginç şeyler de yaşadığımı belirtmek istiyorum. Bunlardan birisi büro Müdürü Necati beyle sohbet ederken benden daha yaşlı öğrenci var mı diye sorduğumda bana verdiği cevap karşısında çok şaşırmıştım. Verdiği cevapta benim yaşımda hatta benden daha yaşlı öğrenciler bile olduğunu söyledi. Bunların başında da geçen yıl 85 yaşında Adalet bölümünü bitiren Ömer Ünal Amca geliyordu. (Ben onunla ilgili haber yapmış ve beraber resmimiz bu sütunlar da yayınlanmıştı). Benim yaşımda daha birkaç kişinin olduğunu ve daha genç yaşlarda da epey bir öğrenci okuduğunu söyledi.
Bir diğer ilginç şeyde sınavlara girişler de ve sınav salonlarında yaşadıklarım oldu. Balıkesir de değişik okullarda sınava girdiğimiz için daha okul girişlerinde, kapıda sınav giriş belgemi görevlilere gösterdiğimde –Amca hani senin sınava girecek çocuk nerede diye sorduklarında –Çocuk yok ben sınava gireceğim dediğim zaman görevlilerin ve polis arkadaşların şaşkınlığını ve bana-Bravo amca, seni tebrik ederiz diyerek bana gösterdikleri kolaylığı unutamam. Yine sınav salonunda ki görevlilerin ve benimle beraber imtihana giren gençlerin bana önce şaşkın şaşkın baktıklarını, sonra da beni tebrik etmelerini de unutamam. Buradan sınavlara girerken gerek kapıda ki görevli arkadaş ve polis memurlarına gerekte sınav salonlarında bana her türlü kolaylığı gösteren, yardımcı olan sınav görevlisi arkadaşlara bir teşekkürü borç biliyorum.
Son olarak burada şunu söylemek istiyorum. İnsan yeter ki kendine bir hedef koysun, hayal etsin, çalışsın, azmetsin ve de hepsinden önemlisi hayata bağlanmayı, hayata tutunmayı istesin hangi yaşta olursa olsun başaramayacağı hiş bir şey yoktur. . Ben de bir macera olsun diye başladığım bu işi alnımın akıyla tamamladım. Ben para, pul, makam, mevki, şöhret kazanmadım ama 65 yaşından sonra da insanın istediği zaman bir işi başaracağını, bir okul bitirebileceğini göstermek istedim. Hepsinden öte sınavlara giren öğrencilerle birlikte kendimi 20 yaşlarında ki bir genç gibi hissedip, tatlı bir heyecan duyarak yaşadığım nostaljinin verdiği mutluluğu kelimelerle anlatmam mümkün değil. Bunu yaşamak lazım. Çok güzel bir nostalji yaşadım ve sonunda başardım.
Bu arada beni okumam için teşvik eden bana her türlü kolaylığı gösteren her şeyime yardımcı olan, gerçek bir dost gibi davranan arkadaşım, kardeşim, dostum Balıkesir Büro Müdürü Necati beye de ayrıca teşekkür etmek istiyorum.
Yorum yapın