NEYDİ SEVGİ!..
Sevgi emektir, çabadır, uğraştır ve sonunda mutlu olmaktır. “Sonradan bilinen kıymetin, kaybettikten sonra farkına varılan değerin, bir de kaçırılan heveslerin telafisi olamaz. Bence kusura bakın!..” Demiş Can Yücel. Çok doğru demiş, telafisi olamaz, kusura bakın!..
İnsanın kişiliği dilinin altındaymış. Konuşmalar, tartışmalar ve de kavgalar insanların karakterini ortaya çıkaran bir araç, aslında. Kimi kılı kırk yarar, karşısındakini incitmemek, üzmemek adına; kimi acımasızca aklına geleni söyler, Allah ne verdiyse üslubuna dikkat etmeden. Bunu nedeni sevgi eksikliğidir. Her yürek büyüklüğü kadar sevgi barındırır. Yüreğinde sevgi olmayanda merhamet duygusu da yoktur. Söylediği çirkin sözleri, davranışları karşısındakinin hak ettiğini düşünür ve buna inanır. Sevginin özünde korku vardır, sevdiğini kaybetme korkusu. Sevgisini kaybetmekten korkmadığımız kişiler için istediğimiz gibi konuşuruz, tartışırız, karakterimizin elverdiği ölçüde. Hayatımızda olsa da olur, olmasa da olur, deriz, önemsemeyiz. Sevgisini kaybetmekten korktuğumuz kişiler içinse her türlü fedakarlıklara, özverilere katlanırız, zaman mefhumu olmadan, sabrın son noktasına kadar…
Allah sevgisi sevgilerin en yücesidir. Allah sevgisi olmayan insanların birbirine sevgisi gerçek, içten sevgi olamaz. Aynı şekilde bile isteye kalp kırıp güven zedeleyip sevgiden bahsedenlerin sevgisi de gerçek ve samimi olamaz. Sevgi mahremdir, yüreğe yazılır, sevgili de mahremdir, anlatılmaz. Sevgi bizleri birbirimize bağlayan en güçlü bağ, en güçlü duygudur, bu güçlü duygunun dışavurumudur. Sevgisiz ömür geçmez. Allah sevgisi, insan sevgisi, doğa sevgisi, hayvan sevgisi, vatan sevgisi, bayrak sevgisi…
Koca yürekli insanlara bütün bu sevgiler yeter, yürekleri hepsini alır. Eksilenlerin yeri elbet diğer sevgilerle dolar çünkü…
“Dünya ne kötü bir yer oldu. Sevgiden çalıyorlar. Merhametten çalıyorlar. Zamandan çalıyorlar. En kötüsü de gönülden çalıyorlar. Hiç hesap vermeyecekler gibi…”
‘Neydi sevgi?.’ ‘BEN’ diye düşünmeyip, ‘BİZ’ diye düşünebilmek mi, aç ruhumuzu doyurmak, huzurlu nefes alabilmek mi, yanımda olan, yanımda olabildiğim mi?..
Karşımızdakinin iyi yanlarını yüceltip kötü taraflarından kurtulması için çalışmak çabalamak, yanında bulunabilmek mi? Önyargısız, hesapsız, kitapsız, kişiyi hatasıyla sevabıyla kabul etmek, onunla gerektiği gibi ilgilenmek mi?.. Sevgi fedakarlık, özveri, gerektiğinde katlanmak, sırtındaki heybeyi, tıka basa doldurmak ve hep susmak mı, ya da önce kendimi sevmek miydi, doğru olan, dengeyi esas alıp, her şeyin fazlası zarar diyerek!...
“Sevgi bir muma ateş olmak mı, yoksa o ateşe dokunmak mı?..”
“Kırgınlığım lunaparkta unutulmuş bir çocuğun nefreti kadar. Sorun atlı karıncalar değil, arkamda dönüp duran dönme dolaplar…” Sunay Akın.
Sevgiyle kalın, sağlıcakla kalın, hoşçakalın!...
Yorum yapın