NEREYE GİDİYORUZ-2
İdam cezası geri gelmelidir diyerek, biz nereye gidiyoruz diye soruyorum.? Daha önce yazdığım bir yazımda sorduğum gibi yine soruyorum gerçekten biz nereye gidiyoruz. Sanırım bundan sonra da daha çok sormaya devam edeceğiz. Her geçen gün artarak devam eden cinayetler bitmediği sürece bu soruyu daha çok soracağız herhalde. Gazetelerin 3.cü sayfa haberlerine bakınca her gün işlenen cinayetler ve bilhassa kadın cinayetleri artarak devam etmekte ve bu haberlerin artık normal karşılanmaya başlaması ve günlük önemsiz alışılagelmiş haber olma özelliği taşır hale gelmesi işin boyutunun her geçen gün daha da kötü bir drama dönüşmesine doğru gitmektedir. Böyle haberlerin, bir insan öldürmenin ve özellikle de kadınların öldürülmesinin toplumumuz ve özellikle de bizim için çok önemli olan ve asırlardan beri bizi ayakta tutan en önemli dayanak noktamız olan aile müessesimize verdiği zararı görmemezlikten gelmek, önemsememek en büyük endişemiz ve geleceğimiz için en büyük tehlike olarak görmekteyiz. Bizi yıllarca ayakta tutan en büyük müessesemiz olan aile yapımızın her geçen gün biraz daha çatırdamaya ve parçalanmaya doğru gitmesi ve evlenmelerden çok boşanmaların olması ve hepsinden önemlisi kadınların öldürülmesi geleceğimizin ne kadar büyük bir tehlike altında olduğunu göstermektedir. Evlenmelerin boşanmaların hiç bu kadar çocuk oyuncağı haline gelmediği ve hele hele kadın cinayetlerin bu kadar arttığı ve hepsinden önemlisi de bunun gayet normal sıradan bir hale geldiği bir dönem hiç olmamıştır. Yüce dinimiz İslamiyetten önce kadın bir mal ve meta olarak görüldüğü, alınıp satıldığı ve diri diri toprağa gömüldüğü bir dönemden sonra kadına en büyük değerin verildiği ‘Cennet anaların ayakları altındadır ‘ diyerek ona en büyük değerin verildiği İslamiyet döneminde ve devamında Osmanlı döneminde kadına en büyük değer verilmiş dinimizin getirdiği güçlü müesseselerle bina edilen aile yapımızda ne bu kadar boşanmalar ve kadın cinayetleri görülmemiştir. Biz nasıl oldu da ‘Yaratılanı hoş gör, Yaratandan ötürü ‘ diye bir karıncayı bile incitmekten korkan bir halden nasıl oldu da böyle acımasız bir toplum haline gelebildik. Modernleşiyoruz, çağdaşlaşıyoruz, gelişiyoruz, Avrupalılaşıyoruz derken bu hallere neden düştük. Burada yeri gelmişken birkaç cinayet haberini kısaca anımsatmak istiyorum. Daha yakın zamanda işlenen bir kadın cinayeti bizi yüreğimizden vurdu. Ayrıldığı eşinden konuşmak için çağıran adam eski eşini çocuğunun önünde bıçaklıyor, kadının ölmesini beklerken çocuğunun- yapma baba ne olur ölme anne diye yaptığı yürek yakan çığlıklarını duymuyor bile. Hayvan bile eşine yavrusuna böyle zalim davranmaz. Böyle birisine insan denebilir mi. Yine yakın zamanda daha birkaç gün önce yine buna benzer bir cinayet adeta kanımızı dondurmuştur. Boşanmak için eşinin evine giden adam evde eşini bulamayınca 15 yaşında ki kızını öldürüyor. Bir insan bu kadar mı canileşir acımasızlaşır vahşileşir. En vahşi hayvanlar bile bir başka canlıya böyle davranmaz. Allah korkusundan, vicdandan, izandan insan sevgisinden nasibini almamış bu şahıs hayvanlardan bile daha aşağılaşmıştır. Yine daha dün sadece Elazığ da üç kadın cinayete kurban gitmiştir. Yine Bursa da eşiyle tartıştığı için eşi tarafından balkondan atılmak istenen bir kadını kurtarmak için giden Polis memuru balkona tırmanmak isteyince düşerek hayatını kaybetmiştir. ..Daha buna benzer kadın cinayetlerini her gün gazetelerde okuyor, haberlerde dinliyoruz.Kadın cinayetlerinin olmadığı bir gün bile yok artık.Ben yine soruyorum biz nereye gidiyoruz.Ülkemiz milletimiz ne haller geldi.Bir insan hayatı bu kadar ucuz mu.Biz insana böyle mi değer veriyoruz.Biz millet olarak ne hallere düştük.İnsan insana, erkek kadına, kadın çocuğa, çocuk hayvana acımaz oldu, güçlü zayıfa, güçlü gücünü yetene zulüm uyguluyor, millet tavuk keser gibi insan öldürüyor.Adam sarhoş aracına biniyor durakta bekleyen insanları öldürüyor az bir cezayla kurtuluyor.Cinnet geçirdim diyerek suçsuz insanları ve eşlerini öldürüyor yine az bir cezayla kurtuluyor.Devletten, kanundan, milletten, mahkemeden, polisten, cezadan ,hapisten korktuğu yok.Manevi duyguları kalmamış, insanlıktan nasibini almamış, vicdanları körelmiş, kalpleri kararmış insanlar dört dönüyor etrafımızda.Hapis cezaları ,polisiye tedbirler, evden uzaklaştırmalar daha başka verilen cezalar hiç kar etmiyor.Bu cezaların hiçbirisi ne insanları yola getiriyor ne de bu cinayetleri önlemeye yetmiyor.O zaman bütün bunların önüne geçmenin bir tek yolu var o da İdam cezasıdır. Neden idam cezasını istiyoruz bunu izah etmeye çalışalım. Öncelikle etrafımızda sohbet ettiğimiz birçok kişi bu cinayetlerin önlenmesi için idam cezasını gelmesini istiyor, yani kamu vicdanı bu yönden düşünmektedir. Çünkü idam cezası dışında ki hiçbir cezanın caydırıcı bir etkisi yok. Cinayeti işleyen kişi nasıl olsa birkaç yıl yatar çıkarım diyerek veya ömür boyu yatarım hayatım garanti altına alınmış olur diyerek insan öldürüyor. Oysa ki dinimiz ne diyor kasten bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir, öyleyse bütün insanlığı öldüren bir kişi birkaç yıl cezayla kurtulması, insanlığa, dinimize, hukuka, vicdanlara sığar mı. Bir insanın yaşama hakkını elinden alanın en güzel cezası ancak ölüm olmalıdır. İdam cezası varken ülkemizde bu kadar cinayet işleniyor muydu elbette ki hayır. Neden idam cezası kaldırıldı malum kişiyi bize idam etmemek şartıyla teslim ettikleri için. Bizde malum kişiye koca bir adayı tahsis ettik bir eli yağda bir eli balda adamı besliyoruz. Bunca insanın ve kadının hayatı bu katilin hayatından daha mı değersizdir. Bir diğer nedeni Avrupa birliğine girmek içindi ama görüyoruz ki bizi yıllar geçse de oyaladıkları gibi, hiçbir zaman o Hıristiyan birliğine almayacaklar. Ben din adamı değilim ama dini inancım gereği ve vicdanımın bana verdiği duyguyla idamın geri gelmesini istiyorum. Ben hukukçuda değilim ama yukarıda değindiğim birçok nedenle idam cezasının geri gelmesini istiyorum. Bir şeyi burada bir kez daha tekrarlayarak yazımı bitirmek istiyorum. İdam cezası geri gelmediği müddetçe bu cinayetlerin önüne geçmek mümkün olmayacaktır. Biz idam cezasını geri gelmesini başından beridir istiyor ve bunu defalarca yazıyor, dile getiriyoruz. Ülkemiz insanlarının da büyük çoğunluğunun bu kanıda olduğunu biliyorum. Bunu köşemde, telefonumda, birebir görüşmelerde ve nerede olursa olsun herkesle tartışmaya da hazır olduğumu belirtmek istiyorum. Sağlık ve esenlik dileklerimle. Aslan TORUN
Yorum yapın