Türk sanat müziğinin biri ebediyete intikal etmiş büyük ustası Zeki Müren, diğeri ise yaşayan efsanesi, hanımefendi sanatçı Emel Sayın tarafından enfes bir yorum ve ses yeteneğiyle kulaklarımda yer etmiş unutulmaz eseri “Nasıl geçti habersiz o güzelim yıllarım” hicaz makamında Teoman Alpay tarafından bestelenmiştir. Benim yaşamımda büyük anlam ve önemi olan belleğimde derin bir yer etmiş bu güzel şarkının sözlerini ise Nihat Aşar yazmıştır. Bu kısa bilgiyi sizlerle paylaştıktan sonra hemen sebebini açıklamak isterim. Efendim, dün bu sütunlarda yayımlanan yazımda da belirttiğim gibi bugün benim doğum günüm!..

22 Ekim 1966’da dünyaya gelmişim. O nedenle bu akşam saat sekiz buçuk itibarıyla 58 yaşımı geride bırakarak 59’uma basacağım. Yine açımdan çok anlamlı bir tesadüftür ki yarın değil öbür gün yani 24 Ekim Perşembe günü ise benim gazetecilik mesleğine başlamamın 37. Yıldönümü. Şöyle ki; 24 Ekim 1988’de Balıkesir’de o zamanlar haftalık olarak yayımlanan Harman gazetesinde ilk imzalı yani adımın soyadımın yer aldığım hem haberim hem de köşe yazım yayımlanmıştı. İşte o nedenledir ki ben bu 24 Ekim 1988 tarihini benim mesleğe başlamamın miladı kabul ediyorum. Elbette tüm bunları dünkü yazımda ayrıntılı biçimde yazmış, anlatmıştım…

Gerçi kadrolu sigortalı olarak gazeteciliğe başlamam 01 Ocak 1991’dir. Merhum ustam o zaman ki patronum Ekrem Balıbek’in yoğun ısrarlarıyla Yeni Haber gazetesinden ‘muhabir’ olarak sigorta girişi yapılmıştı. Sizin anlayacağınız gazetecilik mesleğine profesyonel anlamda başlangıcım 1 Ocak 1991’dir. O zamana kadar da yani 24 Ekim 1988’den 1 Ocak 1991 arası üç yılı aşkın bir süre ise gazetecilikte üç farklı gazetede çalıştım. Harman gazetesinde başladıktan yaklaşık dört buçuk ay sonra o zamanlar yerel günlük olarak yayın hayatını sürdüren Hizmet gazetesinde çalışmaya başladım. Hizmet gazetesindeki serüvenim ise pek uzun sürmedi, süremedi, çünkü o zamanlar aynı zamanda Yeni Asır bölge gazetesinin ‘Balıkesir Büro Şefi’ olarak görev yapan M. Emin Buldan, iş insanı Tolga Şayakçı’nın sahibi olduğu Hizmet gazetesinin de gayri resmi olarak genel yayın koordinatörlüğü görevini yürütüyordu. Zaten beni de Hizmet gazetesine kazandıran Emin Buldan olmuştu. Ancak Emin Buldan benim Hizmet’te çalışmaya başlamamdan kısa bir süre sonra orasıyla ilişkisini tümüyle kesti ve yoluna Yeni Asır’da devam edeceğini ve beni de oraya almak istediğini söyledi ve hatta ısrar etti. Ben önce kararsız kaldım ancak ‘Emin ağabeyin yoğun ısrarlarıyla’ birkaç hafta sonra kendimi Yeni Asır gazetesi Balıkesir bürosunda muhabir olarak çalışıyor buldum. Dünkü yazımda da belirttiğim gibi Yeni Asır gazetesi Balıkesir bürosunda yaklaşık 14 ay çalıştıktan sonra 1990 yılının sonbaharında sanırım ağustos ayı sonu veya eylül ayı başı oradan ayrıldım. Ancak bu ayrılık çok sürmedi. 1977 yılında çocuk yaşlarda babam Zeki Evner sayesinde tanıdığım ve sıkça olmasa da birkaç yılda bir de olsa görüştüğüm Ekrem Balıbek, beni Yeni Asır’dan ayrılmamdan bir buçuk ay sonra Yeni Haber’e dolayısıyla gazetecilik mesleğine yeniden kazandırdı. Zannediyorum 1990 yılının ‘yine çok garip bir tesadüftür ki’ Ekim ayında ben tekrardan gazeteci olarak çalışmaya başladım. Bundan sonrasını anımsayacaksınız, dünkü yazımda anlattım çünkü biliyorsunuz. Bugünlere kadar geldik işte!..

Demem o ki; bugünkü yazımın başlığında da belirttiğim gibi, o unutulmaz şarkının sözlerinin bir tek sözcüğüne itirazım olmasını rağmen ‘nasıl geçti o güzelim yıllarım…’

İtirazım olan sözcük; ‘habersiz’ sözcüğüdür, anlayacağınız üzere!..

 Benim 59 yaşına gelip dayanan hayatım, iki gün sonra 36 yılı geride bırakacağım meslek yaşamım asla ve kesinlikle ‘HABERSİZ’ geçmemiştir!..

Bir gazetecinin yani habercinin gerek yarım yüzyılı aşkın yaşamı, gerekse 36 meslek yılını geride bırakan meslek hayatı benim çok sevdiğim, asla unutmadığım o şarkıda belirtildiği gibi ‘NASIL GEÇTİ HABERSİZ/ O GÜZELİM YILLARIM’ şeklinde anlatılmaz, diye düşünüyorum. Ama ben yine de o güzel şarkıyı bu vesileyle bir kez daha dinlemenin keyfini, hazzını bir kez daha yaşamak için bu yazımı burada sonlandırmak istiyorum. Tavsiye ediyorum şimdi sizlerde aynı şarkıyı, telefonunuzdan, tabletinizden veya bilgisayarınızdan indirin ve eğer mümkünse ya Zeki Müren’den ya da Emel Sayın’ın sesinden bir kez daha dinleyin.

Umarım sizlerde tıpkı benim gibi bu güzel şarkıdan keyif alır, yaşamınızda anlamlı kılarsınız!