Hayattaki meşguliyetlerimiz (kendi fikrim olmakla birlikte) ikiye ayrılır. Gerekli/ gereksiz, faydalı/faydasız, ya da olumlu/olumsuz, zararlı/zararsız gibi…

Eğer hayatımıza anlam katıyorsa meşguliyetlerimiz hem güzeldir hem de faydalı…

           Meşguliyetler, motivasyonumuzu artırır, hayata bağlar, aktif olmamızı sağlar, dinç hissettirir, heyecanlandırır. Bu uğurda ne kadar yorulsak da bir o kadar hafif hissettirir…

           Anlamlı olan ve bizi olumlu olarak motive eden tüm meşguliyetler, bir deneyim olarak ve beraberinde getirdiği onlarca güzel sonuçlarıyla bize hep geri döner. Hayatımıza renk katar, her bir meşguliyetimiz adeta bize birer terapi olur…

           Meşgul olunmaya değer işlerle meşgul olursak, değersiz ve gereksiz meşguliyetlere fırsat bırakmamış oluruz. En basitinden dedikodu yapmak, kirli çamaşırlar aramak, başkalarının işlerine burnunu sokmak gibi meşguliyetlerle meşgul olmaktan birilerine yük olmaya zaman kalmaz. Hayata dair meşguliyetlerimiz, hayatımızın akışı içinde tamamen bizim irademizde olan ve bizim kararımızdır. Bazılarımız okumakla, bazılarımız yazmakla meşguldür. Bazılarımız seyahat etmekle, bazılarımız organizasyonlarla, bazılarımız ise spor ile…

           Bazılarımız evinde akşama kadar meşguldür, bazılarımız da dışarıda…

Meşgul olmak istediğimizde yapacak bir şeyler bulmak, ya da uygun bir konu bulmak hiçte zor değildir. Yeter ki, boş oturup boş şeylere kafa yormayıp zamanımızı boşa harcamayalım…

            Bir de zihinlerimizi meşgul eden düşünceler var ki, bu meşguliyetler biraz daha boğucu olur. Buradaki dengeyi kuramadığımız takdirde bizleri zihinlerimizdeki korkuların esiri yapmaya oldukça müsaittir. ‘Bunaldım’ deriz, ‘yapamıyorum, yetişemiyorum’ deriz, ‘çok sıkıldım’ deriz. Kafayı taktıkça, takarız ve bu zihinlerimizdeki meşguliyetler aklımızı boğar, yordukça yorar, hatta uykularımızı kaçırır. Bu yüzden bazen vazgeçeriz, bazen arkamızı döner kaçarız. Bazen de ‘biraz da başkaları düşünsün’ diyerek bir kenara çekiliveririz. Ya da başkalarının bambaşka konularıyla meşgul ise zihinlerimiz ‘o öyle demiş, bu bunu böyle yapmış’ gibi konularla aklımız ve zihnimiz yorulmaya, meşgul olmaya devam eder, yapacaklarımızın üzerine gitmek yerine, bizi hep geriye iten kocaman dalgalar gibi büyüdükçe büyür kafalarımızda…

Görünürde yıkıcı olmayan ama asıl meşguliyetlerimizi engelleyen kocaman bir set oluverir zihinlerimizde…

Meşguliyetlerimiz sadece kendimizi değil, eğer başkalarına da yarar sağlayabiliyorsa, en azından tek bir kişiye bile faydası dokuyorsa içimiz dolduran hazzı ve huzuru daha da bir güzeldir, anlamlıdır. O yüzden zamanımızı daima verimli ve yararlı meşguliyetlere ayıralım!...

“İnsan için meşguliyetten daha iyi bir tedavi yoktur!..” RAZİ