LİBERALLER FETÖ DESTEKÇİSİ MİYDİ?.

Anımsayacaksınız, düpedüz Amerikan emperyalizmi destekli FETÖ terör
örgütünün önderlik ettiği kalkışmanın, kanlı darbe girişiminin üzerinden altı yıl
geçti. Bu ihanet, casusluk ve terör örgütünün 15 Temmuz 2016’daki darbe
girişimi, aynı zamanda bir işgal ve iç savaş girişimiydi. İktidar partisi AK Parti
başta olmak üzere, pek çok siyasi partinin açık, örtülü ve örgütlü desteği
yanında, liberallerden, Neo liberallerden, numaracı cumhuriyetçilerden, etnik
milliyetçilerden, mezhepçilerden, liberal solculardan, ‘yetmez ama evet’
takımından ve güruhundan da çok büyük destek alan FETÖ; çok örgütlü her
yere erişebilen uzun kollu bir yapıydı. Siyasette, bürokraside, iş dünyasında,
meslek kuruluşlarında, oda ve borsalarda, demokratik kitle örgütlerinde, spor
kulüplerinde, medyada, üniversitelerde, eğitim kurumlarında, yargıda geniş,
güçlü bir ağ kurmuştu. Mali yapısı da çok güçlüydü. 15 Temmuz 2016’dan bu
yana atılan onca adıma rağmen, halen tüm kadroları devletten temizlenmiş,
yargı önüne çıkarılmış, yurtiçi ve yurtdışındaki mali, siyasi destekleri kesilmiş
değildir. O nedenle ‘FETÖ bitmiştir, bitirilmiştir’ diyenlere sakın kanmayın,
aldanmayın!.. 
Yine anımsayacaksınız, 15 Temmuz 2016Dan önce ve de özellikle 17/25 Aralık
süreci öncesinde bizdeki özgürlükçü, demokrat geçinen Liberal kesim; FETÖ’yü
ve FETÖ’cüleri adeta şirin ve masum göstermek için, sürekli olarak  ‘FETÖ sivil
toplum kuruluşudur’ dediler. FETÖ’nün gazetelerinde yazıp, üniversitelerinde
ders verip, kuruluşlarında konuşup, televizyonlarında program yaptılar.
Cumhuriyet ve Atatürk karşıtlığında buluştular ve hiç utanmadan o hainlerle kol
kola yürüdüler. Demokratik bilincin, özgür iradenin, serbest tartışma ortamının,
itirazın, muhalefetin, eleştirinin, özeleştirinin, adil ve saydam seçimlerin
olmadığı bir ortamda, demokrasinin, siyasi partinin, demokratik kitle
örgütünün, ‘sivil toplum kuruluşunun’ olamayacağını görmediler, bilemediler,
aslında anlamak ve bilmek istemediler..
Çünkü hem Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığında, güçlü bir müttefike
sahiplerdi, hem olanakları çok geniş olan ‘Fetullahçı yapının kanatları altında’
yükseliyor, ünleniyor, güçleniyor, zenginleşiyorlardı. Liberallerin dilinden hiç
düşmeyen, ‘daha az devletçilik, daha çok özgürlük’ söyleminde özgürlük,
serbest piyasayla liberal ekonomik düzenle eş anlamlı sayılıyordu. Onlara göre
özgürlük ve demokrasiden anlaşılan, sermayenin özgürlüğüdür, özelleştirmedir
ve serbest piyasa ekonomisidir. FETÖ de serbest pazar ekonomisini
savunduğundan, her iktidarla iyi geçindiğinden, her yerde kolu olduğundan,

liberalleri çok fazla cezbetmiş o yüzden gaflete düşürmüştü. ANAP’ın
kurucusu Turgut Özal’dan CHP’nin 1950’lerdeki ünlü genel sekreteri Kasım
Gülek’e, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan DYP Genel Başkanı Tansu
Çiller’e, Bülent Ecevit’ten hatta Süleyman Demirel’e dek çok sayıda siyasetçiyle
iletişimi, ilişkisi güçlüydü FETÖ’nün bir zamanlar..
Bizim sözde demokrat ve özgürlükçü Liberaller de artık herkesin bildiği gibi, her
zaman gücü ve güçlüyü sever, gücü elinde bulunduran iktidarların yanında
hemencecik konumlanırlar. İşte o liberaller; uzun yıllar ABD ve Avrupa’da da
FETÖ’nün gönüllü lobiciliğini yapmışlardır. Onların önemli diplomatlarla, dini
çevrelerle, siyasetçilerle, gazetecilerle, akademisyenlerle buluşmasına yardımcı
olmuşlardır. 12 Eylül darbecilerinin gözde bürokratı, darbe döneminin başbakan
yardımcısı, siyasi yasakların savunucusu, sendika karşıtı Turgut Özal’ı ‘sivil,
demokrat, özgürlükçü’ olarak göklere çıkaran liberaller, FETÖ liderini
de ‘İslam’ın dünyaya açılan yüzü, hoşgörü, uzlaşma ve diyaloğun
simgesi’ olarak göstermiş, karşılığını da her anlamda fazlasıyla almışlardır. 
Sonuçta iktidarı ve muhalefetiyle Türk siyaseti; FETÖ’nün darbe girişiminin
üzerinden altı yıldan biraz fazla bir süre geçtiği halde, gerekli dersleri
çıkarabilmiş, laik Cumhuriyetin önemini yeterince kavrayabilmiş, etnik, dinsel,
mezhepsel temelli yapıların, kimlik siyasetinin, tarikat ve cemaatlerin
demokratik siyasette yerinin olmadığını anlayabilmiş değildirler. O nedenledir,
15 Temmuz 2016 gecesi devleti sokakta toplayan bu asil milletin bireyleri, vatan
evlatları, bu ülkenin siyasetçilerden çok daha fazla öngörülü ve de feraset
sahibidir!..