Hayatımız idare etmekle geçiyor. Her şeyi, herkesi idare etmek için çabalıyoruz. Kendimizi, insanları, işleri, ilişkileri, olayları idare etmekten yorgun düşüyoruz çoğu zaman…
Yapılan hataları, yanlışlıkları, haksızlıkları görmezden, duymazdan hatta bilmezden geliyoruz içimize sinmese de hazmedemesek de…
Kim bilir belki de ‘idare etmediğimiz takdirde’ kaybetmekten korkuyoruz. Ya da ilişkilerimizi böyle koruyabileceğimizi zannediyoruz!..
Kiminin yalanını yakalıyoruz, anlamazdan geliyoruz. Kimi yapılan haksızlıklar gözümüze sokuluyor, biz görmemek için başımızı çeviriyoruz…
Saygısızlığa maruz kalıyoruz ama biz saygı göstermeye devam ediyoruz. Samimiyetsiz, riyakâr insanları kırmamak adına etrafımızda tutmayı sürdürüyoruz…
‘İyi niyet’ adına kendimizden fazlaca taviz vererek, ‘her şeyi idare etmek için’ uğraşıyoruz. Bunun için sürekli çabalıyoruz dolayısıyla kendimize yükleniyoruz. Sonrada hem üzülen hem de yorulan taraf hep biz oluyoruz…
Çünkü sınırsız ve koşulsuz hep idare eden taraf olduğumuz için, karşı tarafı daha da cesaretlendiriyoruz. Biz nasıl olsa kırılmayız, dayanamaz affederiz, ya da anlamayız…
Nasıl olsa biz her daim idare ederiz, her olayı, her insanı, her durumu. Her ne kadar biz idare edilmesek de…
İşte böylelikle insanların gözünde sıradanlaşıyoruz…
İdare etmek dengeli, sınırları zorlamadan, abartmadan ve karşılıklı yapıldığında hayatı ve ilişkileri kolaylaştırır. Burada neyi, ne kadar idare ettiğimiz çok önemlidir. İdare eden olmak, kendini feda edip, karşındakinin her türlü davranışını koşulsuz kabul etmek, hep alttan alan olmak değildir.
Çünkü sonrasında hayal kırıklıkları ve değer kayıpları yaşayanlar bunlar olur…
Bütün bunları yaşamamak için, kendi değerimizi, kimsenin insafına bırakmadan kendimiz belirlemeliyiz. Herkese sadece hak ettiği kadar değer vermeliyiz. Sırf ‘idare ediyoruz’ diye sabrımıza, sevgimize güvenip emeklerimizi görmezden gelen, bizi üzmekten, kırmaktan vazgeçmeyenlerden biz vazgeçmeliyiz. Varlığımızın kıymetini bilmeyenlerin varlıklarını yok saymalıyız.
Son olarak insanları sadece geçinecek kadar idare etmek herkes için en hayırlısı, çünkü fazlası bir tarafı yorar, diğer tarafı şımartır. Her şeyi ve herkesi idare etmek zorunda değiliz!
Durup şöyle bir düşünelim; ‘ne kadar idare ediyoruz ve biz ne kadar idare ediliyoruz?’
Yorum yapın