HELALLEŞME Mİ, HESAPLAŞMA MI?
Vaktinde yapılacak olsa dahi şunun şurasında 11 aydan daha az bir süre kaldı.
Türkiye Cumhuriyet tarihinin en önemli seçimi yaklaşıyor. Aslında yaklaşmakta
olan salt bir seçim değil, bir anlamda rejim değişikliği referandumuna şimdiden
dönüşmüş durumdadır. Kimilerine göre ‘ya 2017’den sonra referandumla
oluşturulan tek adamlığa dayalı despotik rejim devam edecek, ya da
demokrasiye, adalete, hukukun üstünlüğüne önceleyen parlamenter rejim ülke
idaresinde egemen kılınacak. Aslına bakarsanız bu rejimden demokratik
yollarla kurtulmak için her kesimin gerekçesi farklı farklıdır. Söz konusu
gerekçelerin bir kısmı ideolojik, bir kısmı somut ve pratik esaslıdır. Seçime
doğru kalan sürede özellikle ‘6’lı masa bileşenleri partiler’ ideolojik gerekçeleri
geri plana itip, somut ve pratik gerekçeleri öne çıkarmalıdır. Zira değişim
isteyenler birbirlerinin ideolojik gerekçelerini bütünüyle de onaylıyor durumda
değildirler. Süre daralırken, tarihsel temelleri olan, sosyolojik ve siyasi fay
hatları içeren meseleleri doğrudan ya da dolaylı olarak gündeme
getirmek, ‘muhalefet cephesinin bütünlüğüne’ zarar verebilir,
kanısındayım. Muhalif partiler hızla “Türkiye’nin yeni hikayesi” konusunda
mutabakata varmalı, uzlaşma sağlanmalıdır. Sonrasında hemen yeni ve kararsız
seçmenlere odaklanmalıdır. Zira hemen her araştırma, sonucu değiştirecek
büyüklükte bir seçmen kümesinin, kararsız veya sandığa gitmeme eğiliminde
olduğunu gösteriyor. Kabaca 12-13 milyon civarı kararsız ve sandığa gitmeme
eğilimindeki seçmenle, 7 milyonu aşkın yeni seçmenin motivasyonu asal hedef
olmalıdır. Kararsız seçmenlerin ezici çoğunluğu iktidar partilerinden geldiği için,
muhalefet sözcülerinin rejim değiştikten sonra ülkeyi neyin beklediği
konusunda hassas bir dil kullanmaları gerekiyor. Son dönemlerde kimi muhalif
sözcülerden duyduğumuz “hesap sorma”, “helalleşme”, “devri sabık yaratma-
yaratmama” gibi konularla ilgili tartışmalar kararsız seçmenlerin yeni döneme
dair belirsizlik yani kaos algısını güçlendirebilir. İktidardan kopmuş seçmen
kümeleri seçim sonrası döneme ait belirsizlik/kaos endişesi hissederse yeniden
otoriteye dönecek dolayısıyla yönelecektir. Muhalefetin demokrasi, adalet,
hukukun üstünlüğü ve denge-denetleme vaat eden mevcut pozisyonu hem
toplumsal bir ihtiyaçtır hem de kararsızların beklentisidir. Bu pozisyonun
kararsız seçmen kümelerini ikna edecek dili bence şöyle olmalıdır:
“Hesaplaşma, helalleşme, devri sabık yaratma gibi şeyler bir iktidarın
yapacağı işler değildir. Biz yargıyı tamamen bağımsız hale getirerek ‘devri
hukuk’ yaratacağız. Düşünce, inanç ve ifade özgürlüğünün önündeki engelleri
kaldırarak ‘devri demokrasi’ yaratacağız. Gerçek bir hukuk devletinde, gerçek
bir demokraside hesaplaşma da helalleşme de üç yerde olur: Sandıkta,
bağımsız yargıda ve vicdanlarda. Biz bunun zeminini hazırlayacağız. Gerisini
toplumun vicdanı ve sağduyusu halledecektir.”Muhalif sözcüler yeni ve
kararsız seçmenlerin kafasını
karıştıran “helalleşme” ve “hesaplaşma” aksındaki mesajları bir an önce terk
edip, “Türkiye’nin yeni demokrasi ütopyasını” anlatmaya başlamalıdır. 6’lı
masanın bir çekim merkezine dönüşmesi en acil görev ve Türkiye’nin geleceği
için en stratejik adımdır. Bu doğrultuda seçim için işbirliği yerine, stratejik
ittifak kararı alabilmek altı liderin tarihi sorumluluğudur. 6’lı masayı oluşturan
partilerin sözcüleri, tarihsel, sosyolojik ve ideolojik farklılıklarını koruyarak, artık
tek ve güçlü ses çıkarabilmelidir. Bunun en somut yolu ortak Türkiye
hayalini içeren ortak kampanyalardan geçer. Muhalefet partilerinin farklı vaat
ve sloganlarla halen yapmakta oldukları kampanyalardan vazgeçilmeli,
kurumsal kimliklerini, renklerini ve farklılıklarını koruyan ama ortak mesaj ve
vaatler içeren kampanyalara başlanmalıdır. Yeni ve kararsız seçmen
muhalefetten ancak böylesi ortak sesler duyarsa etkilenebilir ve ikna olabilir.
Umarım bu benim köşemde yazdığım gibi farklı gazetelerde benzer biçimde
yazılanlar da muhalefete ‘salt eleştiri değil’ siyasete ‘demokratik katkı ve
yurttaş sorumluluğunun doğal bir yansıması’ olarak değerlendirilir ve de
yorumlanır, diye umut ediyorum..
Yorum yapın