Bazı şeyler içimize doğar, hissederiz yani kalbimiz bilir. Kalbimiz her durumda, her koşulda, her an gerçekten bilir, hisseder. “İçime doğdu, geldin” deriz, “içimden geldi, ben de yaptım” deriz, “çok özledim, aradı” deriz…

İşte bu kalbin gücüdür!...

Bize anlaşılamayanı anlatır, hiç umulmayanları yaptırır. Önce kalbimiz bilir, hissederiz ve olur…

“Aklen halledilemeyen nice güç şeyler var ki, ancak kalben çözülebilir!” AVİENT. Akıl bazen yanılabilir, ancak kalp asla yanılmaz!..

Kalbimizin içindekiler, duygusal ve de rasyonel süreçte belirleyicidir. Hayatımızın zor dönemlerinde kalbimize bağlı kalarak, ona sığınarak, onun bize anlatmak istediğini duyarak yolumuza ışık olmasını sağlayabilirsiniz. Çünkü yolu belirleyen duygularımızdır…

Çekilmek ve sonrasında daha dolu bir şekilde gelmek, dalgalar gibidir. Dalgalar sadece akmaz ve hep öne doğru hareket etmez. Dalga önce çekilir, çekildikçe birikir, toplanır büyür ve öne doğru akar. Hayatın kendisi gibi, hayatın akışı gibi…

Tıpkı denizdeki dalga örneği gibi, hayatımızdan gidenlerde aslında hayatın akışının bir parçasıdır.  Nasıl ki, tıka basa tok isek yemek yiyemeyiz, dolabımız tıka basa dolu ise eğer, yeni bir eşya koyamayız. Hayatımızda tıka basa doluysa yeni olan hiçbir şey hayatımıza akamaz. O yüzden hayatımızda yenilikler istiyorsak önce o yeniliklere yer açmamız gerekir. Her yer açma eylemi büyük bir akışı, inanın mutlaka getirecektir…

Hayata ve kalbimize kırgınlıklarla bakmayalım. Çünkü hayat, büyük dalgalar gibidir!...

Sevgide öyle, hatta doğada gördüğümüz her şey, böyle işlemektedir. Önce çekilmeli ki yer açılsın ve büyük bir akış sağlansın. Yani önce çekilir ve sonrası büyük dalga halinde geri gelir. Biz sadece zamanı beklemeyi ve akışın akmasına izin vermeyi bilelim yeter, kalbimizi dinleyerek!...