Bazen başkalarının düşüncelerini, kendi düşüncelerimizden daha fazla önemseriz…

‘El alem ne der’ fikri, elimizi kolumuzu bağlar, hatta bu tedirginlik doğru bildiğini bile unutturur insana…

Beynimize işlemiş, içimize yerleşmiş bir kere…

El aleme göre yaşayıp, onların düşüncelerini kendi düşüncesinin önüne geçiren insan, kendi olmaktan çıkar. Herkesin gönlünden geçene hitap etmeye çalıştıkça, hiç kimseyi memnun edemez hale gelir. En nihayetinde de memnun etmeye çalıştığı o el alem tarafından görmezden gelinir…

İnsan hayatın sorumluluklarını, acısı ve tatlısı ile üstlendiğinde, yaptığı işten en büyük memnuniyeti önce kendisi duyduğunda, gücünü başkalarının ne düşündüğünden değil de kendi özünden aldığında, o zaman özgürleşir, o zaman kendi için yaşamaya başlar…

Aslında o güç hepimizin içinde var. Kendimizi keşfettiğimizde, korkularımızla yüzleşip, acılarımızla piştiğimizde, başka hayatlara tutunarak, o hayatlara bağımlı olmak yerine, kendi irademizi ortaya koyup kendimiz için yaşarız…

El alem asla kendin olmana izin vermez…

Baskı, dayatmalar, kalıplar, kısıtlamalar içinde yaşamana sebep olur...

Bizler sadece kontrol edebildiklerimizden sorumluyuz, kontrol edemediklerimizden değil…

Sözlerimizi, hareketlerimizi, davranışlarımızı, hatalarımızı, hayallerimizi, düşüncelerimizi, kararlarımızı kontrol edebiliriz. Kontrolümüzün dışında olanlar ise, başkalarının sözleri, davranışları, tavırları, hataları, duygularıdır, fikirleridir…

Bizim dışımızda olan hiçbir şeyi kontrol edemeyiz. Kontrolümüzün dışındakilerin bizi ve hayatımızı kısıtlamasına, baskılamasına da izin vermemeliyiz…

Hayatımızı kontrol edemediklerimiz üzerinden yaşamamalıyız…

Ne yaparsak yapalım herkesi aynı anda memnun edemeyiz. Yaptıklarımızı beğenmeyen birileri her zaman olacaktır. Bırakalım başkaları ne düşünmek isterse onu düşünsün…

‘El alem ne der’ diye değil, ‘ALLAH ne der’ diye yaşarsak, ‘emin adımlarla kendimiz olup’ yolumuza devam ederiz…

Kimseden bir beklentisi olmayanın, ‘el alem ne der’ diye bir kaygısı da olmaz!

‘El alem ne derse desin, hayat çok kısa!’

Kaç yaşında olursak olalım, daha ne kadar yaşarız meçhul. O halde sadece bizim olan bu hayatı, kendi hayallerimizin peşinden koşarak, kendimize inanarak, ‘KEŞKE’ demeden yaşayabilirsek ne mutlu bize!..