DEPREM ÖLDÜRMEZ AMA BİNALAR MI ÖLDÜRÜR?..

6 Şubat pazartesi günü yaşanan Kahramanmaraş merkezli 7 nokta 7 ve 7 nokta 6 şiddetindeki büyük depremlerin yarattığı bu korkunç yıkım karşısında TV’lerde açıklama yapan, yorumda bulunan en üst düzeydeki uzmanlar, yetkililer sözlerini hep “Depremler öldürmez, çürük yapılan binalar öldürür” diyerek bitirdiler, anımsayacaksınız..

Onlar aslında doğruları söylüyor olabilirler ama konuya bir de, ’yahu binalar nasıl cinayet işliyor?’ Diye de bakmak gerekmez mi, acaba!.

Dilerseniz konuyu biraz daha açmak açısından, bu yaşadığımız deprem felaketi dolayısıyla (mecazen söylüyorum, yanlış anlaşılmasın) bina kılığında gezen gerçek katilleri birer birer sıralamak istiyorum; CEHALET, KADERCİLİK, AÇGÖZLÜLÜK, KENTSEL DÖNÜŞÜM ALTINDA RANTSAL DÖNÜŞÜM İLE KENTLERDE ARAZİ YAĞMALAMASI, dolayısıyla ARSALARIN YAĞMALANMASI, KAMUSAL DENETİMSİZLİK, tıkırında işleyen RÜŞVET ÇARKI ve PLANSIZLIK…

Siyaset hizmet için değil de, zenginleşmek için yapılır ise kentlerin yağmalanması, arsa spekülasyonu en hızlı ve en etkili zenginleşme aracı haline getirir. O zaman da ulusal ve yerel bazda politikacılar da kent ve arsa yağması yaparlar, yapabilirler. Böylelikle müteahhitler de böyle çürük hale gelmiş bir sistemde çürük ve kötü malzeme kullanır hale gelirler. O zamanda kamudaki yöneticiler asla yapmaları gerektiği gibi denetim yapmazlar. Çünkü onlar bilirler ki, halk zaten eğitimsizdir, toplumda ahlak zaten yozlaşmıştır, maneviyat zaten çökmüştür, herkes paragöz olmuş, paraya, ranta, menfaate tapar hale dönüşmüştür!..

Ne yazıktır ki, bizim gibi azgelişmiş toplumlarda eğitim, bilimsel değil, dinseldir. Azgelişmiş ülkelerdeki eğitim sistemi, sorgulayıcı değildir, dogmatik temellidir. Bitmedi dahası var, azgelişmiş ülkelerde politikacılar çoğunlukla toplumun çıkarlarını değil, genellikle kendi ceplerini düşünürler. Yine azgelişmiş ülkelerde demokratik toplum örgütleri değil, tarikatlar ve cemaatler ‘Sivil Toplum Örgütü’ diye öne çıkar, resmi kurum ve kuruluşları etki altında bırakırlar. İşte o nedenlerledir ki, azgelişmiş ülkelerde, binalar depreme dayanıklı olarak değil, en düşük maliyetle, en yüksek kâr getirecek biçimde yapılıverirler!..

Dolayısıyla azgelişmiş ülkelerde inşaatları denetleyecek olan denetlemesi gereken makamlar işlerini asla yapmaları gerektiğini biçimde yapamazlar. Çünkü bilinir ki, tıpkı bizim gibi azgelişmiş ülkelerde kurallara uymayanlar yasaların arkasından dolananlar asla cezalandırılmazlar!

Sözün özü şudur aslında Evet depremler öldürmez ama aslına bakarsanız binalar da öldürmez. O katil gibi görünen, gösterilen binaların arkasında ‘GÖRÜNMEZMİŞ ’ gibi duran ‘O AZGELİŞMİŞ İNSAN MÜSVETTELERİ; O AZGELİŞMİŞ POLİTİKACILAR ve YÖNETİCİLER, O AZGELİŞMİŞLİK DÜZENİNİN ÜRÜNÜ MÜTEAHHİTLER ÖLDÜRÜR!..