Yeni yılın ilk ayını yarıladık bile…
Zaman hızla, koştururcasına akıp gidiyor. Bu hızla akıp giden zamana ayak uydurmak uğruna, enerjimiz tükenene kadar, pestilimiz çıkana kadar koşuşturmalarımız devam ediyor, dün olduğu gibi bugün de…
Gerekli ya da gereksiz koşuşturmalar, zamanla yarışır halde olmak, mükemmeliyetçilik enerjimizi adeta emiyor, belki de farkında olmadan…
Başka türlü bir hayat mümkün mü, acaba?...
Örneğin; daha dingin bir hayat. Bizi yoran alışkanlıklarımızı değiştirmek, en azından birkaç konuda bile olsa kendimize hakim olacak yeni kararlar almak ya da hayatımızı biraz daha basit, daha az karmaşık ve en önemlisi daha az yorucu hale getirmek mümkün mü? Sağlığımızı kaybetmeden önce!...
Bu kimine göre çok zor olsa da mümkün. Öncelikle takılıp kaldığımız dünlerin ağırlığından kurtulmamız gerekir. Sonra da bir güne sığdıramayacağımız birçok şeyi mükemmel olarak yapmaya çalışıp, yapamadığımız yerde kendimize yüklenmemeliyiz…
Hayatımızı daha az yorucu hale getirmek bizim elimizde. Bunu da mutluluğa, sağlıklı yaşamaya, hayattan zevk almaya odaklandığımızda başarabiliriz…
İyi olan, bizi iyi hissettiren, sevdiğimiz şeylerle veya kişilerle daha fazla vakit geçirirsek ve en önemlisi daha fazla kendimizi dinlemeye ve dinlendirmeye zaman ayırırsak hayatı daha az karmaşık yaşarız. Hayatımızın her anında sadelik ve basitlik bizi yormaz, aksine bu sayede hayattan daha fazla tat alırız. Hiçbir işi bitirmek ya da bir yere yetişmek veya herhangi bir konuda karar vermek için aceleci davranmayarak, hayatı kendimiz için kolaylaştırabilir...
Yorulduğumuzda bir mola vermek hepimizin hakkıdır. Kendimizi ve enerjimizi koşulsuz tüketmeyelim. Zaman kıymetli ve her daim akmaya devam ediyor. Hayatımızda sadelik istiyorsak geçmişi geçmişte bırakarak bugüne odaklanmalıyız. Hayatımızı kolaylaştırmak için basit düşünelim, sadelikten yana olalım, sorumluluklarımızı basit bakış açılarıyla değerlendirelim. İnanıyorum ki bu hepimize iyi gelecek!..
Yorum yapın