Benim öteden beri 36 yıllık meslek yaşamım boyunca yaklaşık 13 yıldır da köşe yazılarımda anlatmaya çalıştığım, çabaladığım, ifade ettiğim gibi; ‘Balıkesir’in Balıkesirlilerin doğru ve dürüst biçimde Balıkesir yararına ve menfaatlerine uygun olarak yönetmesi ilkesi yöneliktir.’ Bunun yanında olmazsa olmaz koşulum; samimiyet ve 36 yıllık tertemiz meslek deneyim ve birikimime titizlikle saygı gösterilmesine dair öncelikli ilkemdir.

 Yıllardır bazı yazılarımda ısrarla vurguladığım zamana zaman değindiğim şudur: “Balıkesir’i ise uzunca bir süredir, özellikle 22 yıllık AKP iktidar döneminde maalesef Balıkesirliler yönetmemektedir. Hadi Valisi ve daire müdürleri, kaymakamlar, emniyet müdürleri vesaire devlet memurları, bürokratlar, kamu çalışanları atamayla gelmektedir memleketimize ama bugün neresinden bakarsanız bakın; Büyükşehir ile ilçe belediyelerinin başında, tepesinde, ortasında, en altında hep büyük çoğunlukla Balıkesir kökenli olmayan Balıkesirliler(!) bulunmaktadır. Hatta sorarım size AKP’sinden, CHP’sine kadar irili ufaklı tüm siyasi partilerin milletvekillerinden, teşkilat yöneticilerine kadar hemen hepsine bakıldığında kaç tane has Balıkesir kökenli Balıkesirli vardır acaba? Ben oransal olarak söyleyeyim; bu isimlerin yüzde yetmişinden fazlası köken itibarıyla Balıkesirli değildir. O nedenle bu insanlardan Balıkesir’in yararına bir şeyler yapması elbette mümkün görünmemektedir. Bunlarda Balıkesirli olmak gibi bir ‘aidiyet duygusu’ maalesef yoktur hiç olmamıştır. Bugünkü mektubumun başından beri tüm bu anlatmaya çalıştıklarımın çerçevesinden bakarsak ki öyle bakmak gerekiyor; Bugün itibarıyla ne olmuştur, Balıkesir nasıl görünmektedir, Balıkesir’i nasıl görmekteyiz? Bana göre ortada bir ‘illüzyon’ söz konusudur, yani ’yanılsama, gözbağı’ diyebileceğimiz bir durum. Bunu hemen açıklayayım; özellikle son 22 yıllık süreçte Balıkesir ili hem geneli hem de merkezi itibarıyla epeyce büyüdü, gelişti, kalkındı, ilerledi ve nüfusu arttı, diyebiliriz ama gerçekte ne oldu, bu bahsettiğim süreçte, Balıkesirlilerden oluşan sermaye grubunu oluşturan birkaç kişiden geriye ne kalmıştır? Bugün birinci ve ikinci organize sanayi bölgeleri ve diğerlerinde sanayi kuruluşlarının kaç tanesinin sahibi veya yöneticisi Balıkesirlidir? Bilebildiğim kadarıyla bu soruya benim yanıtım; Bir elin parmakları kadarı Balıkesirlidir. Organize sanayi bölgelerindeki kurulu bulunan halen faaliyette olan tesis ve kuruluşlarda çalışanların ne kadarı Balıkesirlidir, biliyor musunuz? Hemen cevabını vereyim; ‘2023 yılı itibarıyla OSB’lerdeki fabrika ve benzeri işyerlerinde çalışanların oranı yüzde 53-54’ler düzeyindedir.’ Bu oran da ‘vasıfsız biçimde’ çalışanlar arasında söz konusudur. ‘Vasıflı olarak’ çalışan Balıkesirlilerin oranı ise yüzde 25 ile 30 arasında seyrediyor ne yazık ki! Peki gerisi nereden geliyor, getiriliyor, diyeceksiniz. Komşu Manisa, Kütahya, Afyonkarahisar hatta Bursa ve Çanakkale illerinin bilhassa kırsallarında yaşam sürenler arasından memleketimize geliyor, getiriliyor, iş dolayısıyla ekmek sahibi olması sağlanıyor. Peki bu nasıl oluyor, gerçekleşiyor? Gerçekte Balıkesirli olmayan Balıkesirli siyasetçiler sayesinde elbette!..

Geçenlerde birkaç yazıma konu ettiğim bir husus var ki bugün de değinmeden geçmeyeceğim. Bunun sebebi şudur; ‘Nepotizm’ ve ‘Kronizm’ nedir elbette bilirsiniz ama ben yine de yeri gelmiş iken bir kez daha açıklamak isterim. Nepotizm; makam ve mevkiini ailesinin, yakınlarının yararına suiistimal eden kişiler için kullanılmaktadır yani bir tür akraba, yakın çevre, hemşeri kayırmacılığının diğer adıdır; nepotizm…

Kronizm; nepotizmin ardışığı, devamıdır bir bakıma; bazı kişilerin yetenekleri ve üstünlükleri yüzünden değil, sadece kilit noktalardaki kişilere yakınlıkları sayesinde olumlu yönde farklı muamele görmeleri, yani kayrılmalarıdır. Bunların üzerine bir de ‘popülizm’ ekler isek ki eklemek, eklemlemek gerekiyor. Popülizm; bildiğiniz gibi ‘halk dalkavukluğu’ tabirinin diğer adı, daha doğrusu tanımıdır. Tüm bunların üzerine bir de üstüne üstlük; günümüzde bilhassa kimi politikacıların ‘üç vazgeçilmez huyu’ haline gelen; ‘rasyonel’ oluyormuş gibi yaparak ‘oportünist’ yaklaşımlar ile her koşulda ‘manipülasyon’ içinde davranmak, hele ki ‘aymazlığın daniskası’ biçiminde bir ‘haleti ruhiye’ halinde olmak, bütün bunlar yetmezmiş gibi ‘KİBİR’ hastalığının ‘kronikleşmiş boyutunda’ hele bir de ‘medyatik’ haliyle adeta bir ‘sosyal medya fenomeni gibi’ sözüm ona farkında olsun olmasın ‘karavana hamleler’ yapan biri haline gelmek bir politikacıya hele ki o politikacı bir de ‘Balıkesirli ise’ hiç ama hiç yakışan bir durum değildir!..

Lafı tam da şuraya getirmek istiyorum: Siyasetin yerelinde ve genelinde kartlar yeniden karılıyor, siyaset yeniden şekillendirilirken Balıkesir’de ve memleketimizin genelinde yeni bir dönem başlamış iken bu sürece benimde ‘katkım olsun’ derken, daha yolun başında bir de baktım ki vasatlık çukurundan çekip çıkarılmış, omurgasız dolayıyla haysiyetsiz, elbette ki vasıfsız ve de kimileri de ahlaksız bir takım ‘şahs-ı mahlukatlar’ köşe başlarını tutmuşlar bile!..

Bu menfi manzarayı umumiye hakkında daha söyleyecek ve anlatacaklarım var ama onu önümüzdeki süreçte zamanı geldikçe anlatacağım. Şimdilik bu kadar yeter herhalde!..