Çok değerli okuyucularım bir süre yazılarıma ara vermek zorunda kaldım. Acil olarak köyüme gitmem gerekti. Benim köyüm Doğu Karadenizin  Gürcistan sınırında ki göğe yakın toprakların merkezi Artvin’in güzel ilçesi Şavşat’ın sınırda ki Akdamla köyüdür. Yaylamız tam sınırdadır. Karşı tepeye çıkınca Gürcistan’ı çok rahatlıkla seyredebiliyoruz. Ormanlar ve yeşilliklerle kaplı dağ ve yayla manzarasını seyretmeye doyum olmuyor. Ne zaman fırsat bulup Balıkesir’den oralara gidersem Türkiye nin en batı köşesinden yine yurdumuzun en doğu Karadeniz bölgesine varırsam her zaman Yunanistan dan Gürcistana geldim diye söylüyorum. Gerçekten de memleketim, köyüm çok güzel ama ne yazık ki en büyük sıkıntımız buraya çok uzak olması ve ulaşım zorluğudur.

28 Haziran 2024 günü geç vakitte aldığım bir telefonda uzun zamandır rahatsız olan Ablamın durumunun çok kritik olduğunu ve Karsta yoğun bakıma alındığını öğrenince Balıkesir de evimden alel acele eşimiz hazırladığı bir valiz, ilaçlarımı ve diğer acil kullanımlık eşyalarımı alarak Balıkesir terminaline vardım. Bu arada bir yandan da daha çabuk gitmek uçak otobüs tren gibi bütün ulaşım araçlarından bilet almaya uğraştım ama o gün okulların tatile girmiş olması, asker sevkiyatı ve hafta sonu tatilinin başlaması nedeniyle hiçbir ulaşım aracında yer bulamadım. Gece geç vakitte bulduğum bir otobüsle Bursaya haraket ettim.Gece 01.30 vardığım Bursa da yeğenimle buluştuk ve  o vakitte hiçbir araçta yer olmadığını ancak ertesi gün öğleyin Bursa dan Artvin’e bir otobüste en arkada 2 kişilik yer bulabildik.Yeğenimle birlikte ertesi gün öğleyin İnegöl’den başlayan yolculuğumuz bir sonraki gün öğleyin Artvin’de sonlanabildi.Oradan da bulduğumuz bir vasıtayla Karsa hareket ettik ve ancak akşama Karsa ulaşabildik.Hastanede yoğun bakımda yatan ablamı uzaktan da olsa ziyaret etikten sonra gecenin geç bir vaktinde köyüme ulaşabildim.Zor bir yolculuk olmuş yorgun uykusuz üzgün bir şekilde ancak 3 günde Balıkesir den köyüme ulaşabilmiştim.Aradan 3 gün geçince 3 Temmuz günü ablamı kaybettik ve o gün ikindiden sonra onu toprağa verdik.Allah rahmet eylesin.

Köyümde bir hafta daha kaldım. Bir zamanlar on kişi yaşadığımız şimdilerde yıkılmaya yüz tutmuş baba ocağı evimizi ziyaret ettim. Doğup büyüdüğüm çocukluğumun geçtiği birçok hatıralarımın yaşadığı evimin balkonunda oturdum bir süre. Çoğu sevdiklerimin ölmüş olması ve evimin o halini görünce gözyaşlarıma engel olamadım. Sonra geçmişlerimin annemin babamın yattığı mezarlığı ziyaret ettim ve onlar için kuran okudum dualar ettim.Sonra tam zirvede sınırda güzelliğine yeşilliğine ormanlarına temiz havasına soğuk sularına doyum olmayan yaylamızı çıkıp bir zamanlar bizim toprağımız olan Gürcistan’ı seyrettim.

Ve 11 Temmuz 2024 Perşembe günü geri dönüş yolculuğum başladı. Karstan bindiğim Doğu Ekspresi saat sabah tam 08.00 de Ankara’ya doğru hareket etti. Trene binerken çok iyiydim ve hiçbir sıkıntım yoktu. Ben tren yolculuğunu çok severim ve daha önce trenle yaptığım yolculuklarda hiçbir sıkıntı yaşamamıştım. Daha önce yaptığım yolculuklarım çok güzel geçmişti. Ancak o gün ne olduysa tren hareket ettikten yaklaşık iki saat sonra bende ablamın ölümü ve köyde yaşadığım bazı olumsuzlukların verdiği üzüntü nedeniyle bir duygu boşalması oldu ve içimde tarifini yapmaya zorlandığım bir sıkıntı başladı. Bir süre trenin içinde kompartımanları dolaşarak yürüyüş yapmaya çalıştım, kitabımı okudum ve telefonla oyalanmaya çalıştım ama sıkıntım geçmedi. Sağlıkçı olmam nedeniyle tansiyonumun yükseldiğini anladım. Hemen çantamda devamlı taşıdığım bir limonu keserek bir bardak suya sıkarak içtim. Biraz sonra sıkıntım biraz azalır gibi oldu ama tam geçmedi. Tansiyonumun daha da yükselmesinden veya bir kriz geçirme korkusuna kapıldım. Acil durumlar için veya yolculardan belki yanında bulunduran olabilir diye tren şefinin odasına giderek bir tansiyon aletinin olup olmadığını sorduğum da tren şefinden trende ve yolcularda tansiyon aletinin olmadığını öğrendim. Ben kendisine bir sıkıntı yaşadığımı durumumun iyi olmadığın ve böyle durumlarda nasıl bir tedbir aldıklarını sorduğumda verdiği cevap hiçte olumlu olmamıştı. Trende bir tansiyon aleti veya ilk yardım durumlarında kullanacakları hiçbir şeylerinin olmadığını ancak böyle durumlarda telefonla arayarak varacakları en büyük istasyona bir ambulans çağırabileceklerini ve gerekli müdahaleyi ancak onların yapabileceğini söyledi. Başka türlü o an için ellerinden bir şey gelmeyeceğini anlatınca bende çaresiz yerime döndüm beklemeye başladım. Saat 12.00 sıralarında Erzurum’a istasyona ulaştığımızda bir ambulansın bizi beklediğini gördüm. Bir doktor ve sağlık personeli arkadaşlar sağ olsunlar hemen tansiyonuma batlılar tansiyonumun ve nabzımın normal olduğunu söyleyince biraz rahatladım ama bir kriz geçirip geçirmediğim konusunda kararsızdım. Doktor bunun için ancak yolculuğumu sonlandırıp hastaneye götüreceklerini ve orada çekilecek bir EKG sonucu durumumun daha iyi anlaşılacağını söyledi. Ben biran neye karar vereceğimi bilemedim. Her şeyi göze alıp yola mı devam edeyim yoksa yolculuğumu sonlandırıp hastaneye mi gideyim kararsız kaldım. Bu arada tren şefide treni daha fazla bekletemeyeceklerini hareket saatinin geldiğini söyleyip bir karar vermem gerektiğini söyledi. Ben tekrar doktora tansiyonum nabzım normal siz benim yola devam etmem konusunda ne dersiniz diye sorduğumda doktor bana –Ben bu durumda sizin yola devam etmenizde bir sakınca görmüyorum ama yine de ileride yola devam ederken başka bir sıkıntı yaşmayacağınıza garanti veremem diye cevap verdi. Ben kendisine ailemin Balıkesir’de ve çok uzakta olduğunu hastaneye gidersem buraya gelmelerinin çok zor olacağını düşünerek her şeye rağmen yola devam etmek istediğimi ama bunun için tren şefinden ileride başka bir istasyonda sıkıntım olursa yine ambulans çağırmalarının garantisini verirlerse yola devam etmek istediğimi söyledim. Tren şefi –Tamam kardeşim ileri yerlerde bir sıkıntın olursa biz en yakın istasyona ambulans çağırırız diye söz verdi. Ben de doktora-Madem bana bu garanti veriliyor ben de yola devam etmek istiyorum diye cevap verdim. Hemen çabucak benim kimlik bilgilerimden bir form doldurularak yolculuğumu sonlandırmak istemediğimim ve kendim rızamla yola devam etmek istediğime dair bir tutanak tuttular ve bende imzaladıktan sonra tren hareket etti ve yola devam ettik. Bir süre yol aldıktan sonra Erzincan’a yaklaştık sıkıntım biraz azaldı ama tam geçmedi. Mümkün mertebe bir şeylerle kendimi oyalayıp sıkıntımı azaltmaya çalışıyordum. Erzincanı geçtikten sonra akşam oldu biraz bir şeyler atıştırdıktan sonra ilaçları aldım. Trenimiz bazen düz bir ovada yılan gibi kıvrılarak bezende tünellere girerek derin vadi ve akarsu boyunca ilerlemeye devam ediyordu. Vakit iyice ilerlemiş gece yarısı olmuştu. Sıkıntım yine aynı devam ediyordu. Ben yine tren şefinin yanına gittim ve en azından Sıvasta ki istasyona bir ambulansın çağrılmasını ve en azından bir tansiyonuma bakılmasını istiyordum. Erzincan da tren şefi değişmiş başka birisi yer almıştı. Yanına girip biraz sıkıntım olduğumu söyleyince hemen adımı sordu bende adımı söyleyince adam adeta köpürdü ve daha bana durumumu anlatmama fırsat vermeden küstah bir şekilde adeta kükreyerek –Kardeşim sen Erzurum da neden hastaneye gitmedin, neden yola devam ettin diye bana bağırmaya başladı. Ben sakin bir şekilde –Bakın beyim bir beni dinler misiniz durumumu izah edeyim diyemem kalmadan adeta azarlar gibi-Git kardeşim yerine otur ben seninle uğraşamam deyince benim de sabrım tükendi sert bir şekilde-Kardeşim sen nasıl sorumlusun önce insan gibi beni bir dinle sonra yine bildiğini yap ama çnce beni bir dinle dedim. Adam baktım hiç oralı olmuyor bağırmaya devam ediyor hatta kondüktörü çağırdı emir verir gibi-Al bunu ,ben bununla uğraşamam götür kompartımanına diye bağırdı.Artık bende iyice sinirli bir şekilde bağırdım-Kardeşim ben senden bir şey istemiyorum en yakın istasyonda bana tansiyonuma bakacak bir ambulans istemenizi istiyorum dedim.Adam halen aynı sertlikte konuşmasını sürdürmeye devam ediyor laftan anlamıyordu.-Devletin ambulansı seninle mi uğraşacak her istasyonda sana ambulans çağırmaya mecbur değiliz deyince ben artık iyice sesimi yükselttim ve adama-Bana bak dedim ben bu devlete sağlıkçı olarak gece demedim gündüz demedim dağ taş dere bayır aşarak 30 yıl hizmet ettim bu devlet benden bir istasyonda durumumu kontrol etmek için bir ambulansını mı esirgeyecek bir ambulans çağırmak sana o kadar zor mu geliyor, parasını sen mi ödüyorsun diye çıkıştım, devamla eğer sen beni insan gibi dinlemez Sivas’ta istasyona bir ambulans çağırmasan seni Ankara ya varınca gar müdürlüğüne ve DDY Genel müdürlüğüne şikayet edeceğim   ve de gazeteye yazacağım diyerek basın kartımı çıkarıp gösterdim.Bir an ne diyeceğini bilemedi ama yine de ukala bir şekilde-Beni tehdit mi ediyorsun diye söylendi.Ben yine-Bakın ben sizi tehdit etmiyorum olan biteni durumumu sana anlatmaya çalışıyorum ama sen bir insan gibi adam gibi beni dinlemiyor yanından kovmaya çalışıyorsun dedim.Baktı olmayacak –Tamam tamam Sivas’a varınca istasyona ambulans çağıracağım dedi.Ben de baktım bu adamlıktan nasibini almamış anlayışsız cahil insanla daha fazla laf anlatmaya gerek yok diyerek yerime döndüm.Adamla tartışıp konuştuktan sonra hayret sıkıntım geçer gibi oldu.Vakit epey geç olduğu için uyumaya çalıştım.Yorgunluktan olacak biraz uyuduktan sonra nerdeyse sabah olmuş ve Kayseri ye yaklaşmıştık.Kayseri ye varınca sabah oldu ve benimde dinlendiğim için hiçbir sıkıntım kalmamıştı.Oradan hareket ettikten sonra ben yine Tren şefinin odasına gittim ve onun inip yerine  başka bir kişinin değiştiğini görünce onunla konuşmak istedim ve bana o şekilde davranan kişinin ismini öğrenmek istediğimi söyledim.Adam gayet efendi olgun bir şekilde beni yanına oturttu ve beni gayet olgun bir şekilde güzel güzel dinlemeye başladı.Ben de başından beri olanları ve o adamın bana yaptığı hakareti anlatınca görevli benden onun adına özür diledi ve Ağbi eğer şikayetçi olur veya gazeteye yazarsan biz hepimiz zan altında kalırız ama ben sana söz veriyorum Ankara ya varınca amirimle konuşacağım o arkadaşa bir uyarı veya ikaz cezası almasına çalışacağım dedi.Ben de kendisine –Size teşekkür ederim siz beni en azından adam yerine koyup dinlediniz bana yardımcı oldun diyerek  yerime döndüm.Öğleyin saat 12.00 sıralarında Ankara’ya ulaştık ve sağ salim yolculuğumuz sona erdi.

Çok değerli okurlarım ben bunu neden uzun uzun yazdım size anlattım onu açıklamak istiyorum.Tren yolculuğu uçak ve otobüs yolculuğuna göre biraz uzun sürmesine rağmen günümüz şartlarında hem güvenli hem de ekonomik olma bakımından çok tercih edilmektedir.Bir gün kendiniz veya bir yakınınız tren yolculuğuna çıkma mecburiyetinde kalırsa trenlerde sağlık bakımından bir şey hatta bir ilkyardım çantası bile olmadığını bilmenizi istiyorum..Mümkünse yanınıza en azından bir ufak tansiyon aleti bile olsa almanızda fayda var diye düşünüyorum.Trenlerde yapılan en acil sağlık hizmeti bir istasyona ambulans çağırmaktan öte yapabildikleri bir şey yok.

Ben buradan Sayın Ulaştırma Bakanına ve devlet demiryolları Genel Müdürlüğüne seslenmek istiyorum. Yarın bir gün sizin bir yakınız veya herhangi bir yolcu trende seyahat yaparken bir kriz geçirse, bir felç geçirse veya beyin kanaması geçirirse hali ne olur. Allah göstermesin bir kalp krizi vakasında dakikaların saniyelerin hatta saliselerin bile önemi vardır. Trende ancak büyük istasyonlara 112 ambulans çağırılıyor şehirlerarasında istasyon 3-4 saat sürüyor bu da kriz geçiren vatandaş için büyük bir risk demektir. Trenlerde içinde tansiyon aletinin de mevcut olduğu bir ilk yardım çantasının bulunmasında ve de en önemlisi bir kondoktorun veya bir görevlinin ilk yardım konusunda eğitilmiş olarak acil durumlarda müdahale edecek bilgi sahibi olmasında büyük faydası olacağı düşüncesindeyim. O gün o trende benim başıma gelenler yarın başka bir yolcunun başına da gelebilir. Hatta daha kötüsü de olabilir, insanlar ölebilir. .Bu konuya yetkililerin bir el atmasını hassaten rica ediyor herkese sağlıklı yolculuklar diliyorum. Sağlık ve esenlik dileklerimle. Aslan TORUN