1990’lı yılların başlarında, önce futbolu sonrasında da diğer takım oyunu olan spor dallarını sarmaya başlayan bahis ekonomisi, tatlı bir kazanca dönüştü.
Bu tatlı kazancın, rekabeti bozarak illegal hale gelmesiyle birlikte sorunlar kartopu gibi büyüdü ve büyümeye de devam ediyor.
Bahis; sonucu önceden belli olmayan, ancak var olabilecek sonuçlara göre bazı kazanımlar sağlayan bir organizasyonun sonuçlarının, üçüncü kişiler tarafından tahmin edilmesine dayanan bir sistem.
Gelinen noktada TFF ‘temiz futbol’ için bahis neşterini vurdu ve harekete geçti.
Neşter vurmak, çok doğru ama gecikmiş bir karar.
Biten sezonla yeni sezon arasındaki sürede vurulması gereken neşter, başlamış olan liglerde esas olarak futbol takımlarını zor durumda bıraktı.
Kucağına ‘bahis’ bebeği bırakılan takımlar ne yapacak? Ara transfer dönemini açmak, çözüm olmaz.
Süper Lig futbolcularıyla başlayan; federasyonu mahkemeye veren futbolcu sayısı, alt liglerden gelecek başvurularla artacaktır.
Sırada şike yani bir çıkar karşılığında anlaşarak, maçın sonucunu değiştirecek biçimde, uzlaşmalı bir spor karşılaşması yapmak var.
Taraf, hatır-gönül, hakem, bahis amaçlı şikenin yanında korkutarak da şike yaptırılıyor.
Son olarak; başka bir takımın oyuncularına oynayacakları müsabakayla ilgili, üçüncü takımlar yararına bir performans ortaya koymaları ile oynayacakları maçı kazanmaya yönelik motive etme çalışmasına karşı verilen kayıt dışı para veya menfaatler olarak tanımlanan teşvik primi de unutulmasın.
Federasyona göre bahis tamam da şike, teşvik ya da 3’ü bir arada olan için ne yapılacak?
Okunuyor olmak dileğiyle, saygılar.
