Bugün köşe yazımda bir hikâyeyle başlamak istiyorum. Belki bu hikâyeyi bilenler veya duyanlar vardır ama ben yine tekrar yazmak istiyorum. Bir gün bir aslan, bir kurt ve bir tilki birlikte avlanmak üzere sözleşerek dağlarda dolaşmaya başladılar. Birbirlerine yardım edecek, böylece bol bol av hayvanı yakalayacaklardı. Gerçi bu iş aslanın ağrına gidiyor onlarla avlanmaktan utanıyordu ama yine de sabrediyordu. Üçü beraber dolaşarak uzun süre avlandılar, derken bir yaban öküzü bir dağ keçisi ve bir de semiz tavşan avladılar. Sonra da bir subaşına geldiler. Uzun süre dolaştıkları için iyice yorulmuşlardı. Oturdular. Asla kurda seslendi. -Ey kurt bu avladığımız hayvanları güzel bir şekilde paylaştır ve adaleti yerine getir dedi. Kurt kalktı kendinden son derece emin adımlarla yürüdü, yaban öküzünü aldı aslanın önüne bıraktı.

 -Efendimiz dedi, siz bizim efendimizsiniz ayrıca yaban öküzü büyük ve iri size de bu yaban öküzü düşer ve bu sizin hakkınız.

 -Dağ keçisi orta boyda ve irilikte onun içinde o bana düşer. Sonra da tilkiye döndü

 -En küçüğümüz tilki olduğuna göre tavşanda onun hakkıdır, dedi. Bu paylaştırma karşısında aslan kızarak kükredi

 -Ey kurt ben bu paylaştırmanı iyi anlamadım, bir daha söyle bakalım ne dedin, şöyle bir yaklaş bakalım diyerek bir pençe vurup kurdu parçaladı. Sonra da tilkiye döndü.

-Ey tilki bu avları sen adaletli bir şekilde paylaştır bakalım dedi. Tilki kurnaz önce aslanın önünde yerlere kadar eğildikten sonra.

 -Bu yaban öküzü siz efendimizin kuşluk yemeği, bunu kuşluk vakti yersiniz. Keçi siz büyük kralımızın öğle yemeği için güzel bir yahni olur onu da öğle vakti yersiniz. Tavşana gelince o da sizin akşam yemeği olur, onu da akşam afiyetle yersiniz. Aslında sevinerek konuştu

  -Ey tilki çok adil ve güzel paylaştırdın, çok adil pay etme işini hallettin. Söyle bakalım böylesine güzel ve adil pay etmeyi kimden öğrendin. Tilki fark ettirmeden her ihtimale karşı birkaç adım uzaklaştıktan sonra kurnaz kurnaz gülerek cevap verdi

-Şu yerde cansız yatan kurdun başına gelenlerden diye cevap verdi.

  Günümüz insanı da maalesef aynen aslan gibi. Düşmüş dünya derdine hep ben kazanayım,  hep bana gelsin,  her şey benim olsun,  gelen haramdan mı helalden mi dikkat etmek yok, kimseye yardım etmek yok, kimsenin derdine ortak olmak yok, vermek yok, paylaşmak yok, onun içinde günümüzde az kazananında, çok kazananında ne bereket var ne hayır var, yani zengin de huzursuz ve sağlıksız, fakir de huzursuz var sağlıksız. Hiç ölmeyecekmiş bu dünyaya, yarın ölecekmiş gibi de ahrete hazırlanmak en güzeli değil mi. Ne demiş yüce Peygamberimiz bir hadisinde

-Bir gün gelecek insanlar kazanacaklar, mal mülk edinecekler ama kazançları haramdan mı helalden mi hiç araştırmayacaklar. Maalesef bu gün o durumları yaşıyoruz. Çok yazık.

 Günün sözü. Derdi dünya olanın dünyalar kadar derdi olur. Aslan TORUN