ANNELERİME MEKTUP YAZDIM..

Tam 15 yıl önceydi, 2008 yılı 30 Ağustos’unda aramızdan ayrılan anneme hitaben 2011 yılından bu yana her Anneler Günü’nde mektup yazıyorum. Bu mektuplarımın bir kaçı hariç bu sütunlarda Anneler gününde yayımlandı. Bugün kutladığımız Anneler günü nedeniyle ise yazdığım mektuba geçen yıl 5 Ağustos’ta yitirdiğimiz kayınvalidem Nuran Özsaygı’yı da ekledim, doğal olarak.. O yüzden bu yılki anneme yazdığım mektubuma bu kez 57 yıllık yaşamımın 22 yılında ’ANNE’ dediğim merhum kayınvalidemi de ekledim. 15 yıl önce ebediyete uğurladığım merhum annem (Şahinde) SEMA EVNER (Gider) ile geçen yıl aramızdan ayrılan merhum annem/kayınvalidem NURAN ÖZSAYGI (Selbiçer) ve ebediyete intikal etmiş tüm anneleri rahmetle anarken aynı zamanda tüm annelerimizin Anneler gününü içtenlikle bir kez daha kutluyorum..

SEMA anneciğim!.

Seni kaybedeli tam 15 yıl oldu. Tam on beş yıldır, anneler gününü annemsiz yani sensiz geçirmenin elem ve kederi içindeyim. Tam 15 yıldır, sen aramızda olmadığın için ‘anne’ dediğim, diyebildiğim tek insan vardı yaşamımda, o da senin dünürün, saygıdeğer kayınvalidem, yani gelininin Tijen’in, sevgili eşimin annesi Nuran Özsaygı’ idi. Ama onu da geçen yıl yitirdik. Ben bir kez daha annesiz kaldım. O yüzden bu yıl mektubumu her ikinize ithafen yazıyorum.

Her anneler gününde düşünürüm, senden ayrılık ne kadar zormuş meğer. Bunu, sensiz geçen on beş yıllık süreçte, hiç düşünmediğim kadar, seninle birlikte geçirdiğim yıllarımı düşündüm ve o yılları yeniden yaşadım,  aynı biçimde yaklaşık son bir yıldır da senin dünürün kayınvalidem Nuran Özsaygı içinde bir kez daha, hüzün ve üzüntüyle birlik yaşıyor, sizleri bir kez daha rahmetle anıyorum..

Anneciğim; sen asla otoriter bir kadın değildin, hiç olmadın. Hatırlarsın babamı yani senin kocanı çok genç yaşta kaybetmiştik. Babam, 42 yaşını henüz doldurmuş, 43 yaşın içindeyken, hayata gözlerini yummuştu. Sen babamı kaybettiğimizde 38 yaşındaydın. Ben 15, kız kardeşim Naile ise, 12 yaşındaydı. Sevgili annem sen ilkokul mezunu olduğun halde, zannediyorum, babamdan edindiğin bir alışkanlık nedeniyle ‘okumak ve okutmak’ konusunda çok büyük ilgi ve meraka sahiptin. Sürekli günlük olarak gazete okur, kitap okur, eski yazı bilmediğin için, Latin harfleriyle basılmış, Kuran-ı Kerim’i elinden hiç düşürmezdin. Özellikle mübarek üç aylarda ve Kandillerde elinde Kuran-ı Kerim olmadığı günü hatırlamam. Kız kardeşim ve benim, okullarımızda başarılı olmamızı, derslerimizi, ödevlerimizi düzgün yapmamızı, düzenli biçimde, aksatmadan ve kaytarmadan öğrenimlerimizi sürdürmemizi isterdin. ‘Hem dünya, hem ahiret için yaşayın’  sözüne uygun olarak bizimde öyle yaşamamızı isterdin. Yine anımsayacaksın, çok küçük yaşta geçirdiğim ateşli bir hastalık dolayısıyla yaşadığım rahatsızlıklardan dolayı sol kulağımda, ileri düzeyde işitme kaybı oluşmuştu. Çocukluk ve ergenlik yıllarında pek fazla fark edilmeyen, benimde fazla önemsemediğim, gençlik yıllarında ortaya çıkan bu rahatsızlığım nedeniyle, çok üzülmüş, ‘küçükken nasıl anlayamadık, anlasaydık tedavi ettirirdik, bu dert sonradan çıkmazdı.’ diye çok dövündüğün, kendini manevi açıdan parçaladığın olmuştu. Babamın 1981 yılında vefatı sonrasında, seninle dolu dolu tam 27 seneyi birlikte geçirdik. 2008 yılının 30 Ağustos’unda amansız hastalıktan yaşamını yitirene kadar geçen sürede, sevgili annem, yani sen benim için öncelikle, yaşamın içinde sinirlendiğim ve öfkelendiğim zamanlarda, ‘frene basmamı sağlayan kişi’ olmuştun. Öylesine delişmen haller içindeyken, bana sürekli olarak, ‘sabır oğlum, Allah aşkına ne olur sabır!’ diye ısrarlı telkinlerde bulunurdun. Seni kaybetmemin ardından, yaşamaya başladığım, yeri doldurulamaz boşluk, bendeki freninde boşalmasına yol açtı ve hayatımın içinde bulunan herkesle hesaplaşmaya dolayısıyla katlanmaya çalıştığım gerçeklerle birbiri ardına yüzleşme sürecine girdim. Bugünler o süreçten tam olarak olmasa da, büyük ölçüde gönül huzuru, doğruluk ve haklılık içinde çıktığımı düşünürken, senin ‘sabır oğlum, Allah aşkına ne olur sabır!’ şeklindeki telkinlerinin büyük rolü olduğunu düşünüyorum. 1980’li yılların sonuydu. Zannediyorum, 1988 veya 89 yılı olabilir. Anneler gününü kutlamayı unutmuştum. Unutmuş olmasam dahi, cebimde anneler günü hediyesi alacak beş param yoktu. Son anda, cumartesi gecesinin geç saatlerinde kız kardeşim hatırlattı bana, yarının Anneler Günü olduğunu..

Doğrusu ne yapacağımı şaşırmış, mahcup bir halde, kendime kızıyor, içim içimi yiyor, dövünüp duruyordum. Sonra oturup, elime kağıt kalem aldım ve gönlümdeki anne sevgisini anlatan, sana uzunca bir şiir yazdım. Sabah uyanınca, mahcup bir edayla sana  ‘anneciğim kusura bakma, anneler günü hediyesi alamadım, param da kalmadı, o yüzden bu şiiri yazdım. Ama söz maaşımı alınca ilk işim sana pahalı ve büyük bir hediye almak olacak.’ demiştim. Sen gözlerin dolu dolu, yazdığım şiiri alıp, hemen okumaya başladın. Sonra gözyaşları boşalmış bir biçimde, yerinden kalkıp, boynuma sarıldın ve dakikalarca öpüp, tekrar tekrar şu duygu dolu sözleri söyledin; “Sen bana bundan sonra Anneler gününde hiç hediye almasan da olur. Bu yazdığım şiir, bana en az 50 sene yeter. Parayla hediye alsan, bu kadar makbule geçmezdi. Sağol var ol canım oğlum!”

Anneler günü nedeniyle sana yazıp verdiğim o şiiri, o vefatına kadar en kıymetli hatıralarıyla birlikte saklamıştın. Ölümünün hemen ardından, kız kardeşim, tesadüfen bulduğu o şiiri bana verdi, ama ben o hatırayı iki sene sonra nasıl olduysa kaybettim. Eğer sana yazdığım o şiiri kaybetmeseydim, bugün hem seninle hem de saygıdeğer okurlarımla mutlaka paylaşmak isterdim. Maalesef bu gerçekleşmedi. 35 sene önce anneme yazdığım o şiir yerine sizlere, Anneler Günü için yazılmış duygu dolu bir şiirden bazı dizeler sunmak istiyorum;
“Sende haklısın ama anne
anla beni ne olur

Seni çok özledim anne
Aradan geçen yıllara rağmen ben

Bir gün gelirsin diye bekleyen
o masum, küçük elleri olan
minicik çocuğunum anne
anla beni seni özledim anne
Ben koskoca hayatın çok garip olduğunu
Ben belki de beş yaşında anlamıştım anne
Sensizliğin getirdiği kimsesizliği ve mutsuzluğu da

Çok acı biçimde şimdilerde anladım anne
anla beni ne olur seni çok özledim anne..”