Günümüzde komşuluk ilişkileri, eskisi kadar güçlü değil. Bir zamanlar, komşularımız, hayatımızda gerçekten çok önemli bir yer tutardı. Komşular, sadece kapı komşularımız değil, adeta ailemizin bir parçası gibi olurdu. Onlarla birlikte büyür, birlikte güler, birlikte ağlardık. Birbirimizin mutluluğuna da üzüntüsüne de ortak olurduk. Hatta bazen komşularımız, evimizin içine kadar girebilir, ne pişirdiğimizi, çocuğumuzun okulda nasıl olduğunu, evde neler olup bittiğini bile bilirdi. Bugün ise, maalesef komşuluk ilişkileri hızla zayıfladı. Artık kapı komşusunun adını bilmeyen, hatta kim olduğunu bile görmeyen çok fazla insan var.

Ben çocukken, sokakta oyunlar oynayarak büyüdüm. O zamanlar mahalledeki komşularla çok yakın ilişkilerimiz vardı. Mahallemiz küçük olduğu için, herkes birbirini tanır, her evde bir sıcaklık vardı. Komşular, iyi günde de kötü günde de yanımızdaydılar. Ne zaman zor durumda olsak, el uzatır, birbirimize yardımcı olurduk. Aynı şekilde, sevinçlerimizi de paylaşıp birlikte gülerdik. Komşularımız bizimle o kadar yakınlardı ki, çoğu zaman birbirimizin evine girmekte hiçbir sıkıntı yoktu. Birbirimizin kapısı daima açıktı. Eğer bir akşam yemeği pişiriyorsak, komşularımıza da ikramda bulunurduk. Birlikte yemek yemek, sohbet etmek, komşularla geçirilen zaman ne kadar değerliydi. Bugün, bu tür ilişkiler neredeyse yok olmuş durumda.

Şimdi baktığımda, çok şey değiştiğini görüyorum. Özellikle büyük şehirlerde, insanların birbirlerine yabancılaştığını düşünüyorum. Apartman dairelerinde yaşayan insanlar, kapılarını kapatıp, kendi hayatlarına çekiliyorlar. Kimse, komşusunun ne yaptığını, nasıl olduğunu merak etmiyor. Çocuklar da sokakta oyun oynayamıyor, çünkü sokaklar boşalmış durumda. Teknoloji her şeyi değiştirdi. Biz çocukken, sokakta arkadaşlarımızla çeşitli oyunlar oynardık. Saklambaç, bilye, ip atlama, körebe, çelik çomak gibi oyunlar, o kadar eğlenceliydi ki! Şimdi, bu oyunları oynayan bir çocuk neredeyse hiç yok. Çocuklar artık telefonlarına, bilgisayarlarına gömülmüş durumda. Gerçek dünyada oyun oynamak yerine, sanal dünyada vakit geçiriyorlar. Bu da çocukların hem fiziksel hem de sosyal becerilerini olumsuz etkiliyor.

Bir zamanlar sokakta oynadığımız oyunlar sadece eğlence değil, aynı zamanda hayatı öğrenme fırsatlarıydı. Birbirimize karşı dürüst olmayı, paylaşmayı, iş birliği yapmayı bu oyunlarda öğrenirdik. Komşularla geçirilen zaman, sadece oyunlarla sınırlı değildi. Kimi zaman, komşumuzun evinde çay içmeye giderdik. O sohbetlerde hem dertleşir hem de hayatın zorluklarıyla başa çıkmanın yollarını keşfederdik. O zamanlar, komşunun kapısını çalmak, bir tür güven işaretiydi. O kapı her zaman açıktı, o insan her zaman yardımcı olurdu. Şimdi ise, neredeyse kimse komşusunu tanımıyor, birbirine “günaydın” demek bile zorlaşıyor.

Tabii ki, teknoloji ve şehirleşme hayatımızı hızla değiştiriyor. Modern yaşamın getirdiği hızlı tempo, insanları daha yalnız hale getirdi. Apartman daireleri, birbirinden uzaklaşan hayatlar yaratıyor. Eskiden sokakta oynayan çocuklar, şimdi kendi odalarına kapanmış durumda. Bu değişim, sadece çocukları etkilemiyor, aynı zamanda büyükleri de yalnızlaştırıyor. Artık komşularımızla daha az iletişim kuruyoruz. Birbirimize yardım etmenin yerini, yalnızlık ve yabancılaşma alıyor. Birbirimizin sorunlarına daha az ilgi gösteriyor, birlikte vakit geçirmek için çaba harcamıyoruz. Halbuki, komşuluk ilişkileri güçlü olduğunda, toplumsal bağlar da güçlenir. Yardımlaşma, dayanışma ve anlayış her zaman toplumu daha huzurlu kılar.

Benim için, komşuluk sadece kapı komşusu olmak değil, aynı zamanda hayatın içinde olmak demekti. Komşular, bir toplumun en değerli parçalarındandır. Eskiden, komşularımızla geçirdiğimiz zamanlar, hayatı anlamlı kılardı. Herkes bir araya gelir, iyi ve kötü günlerde birbirine destek olurdu. Şimdi, eski komşuluk bağları yok olmuşken, belki de bu değerlere yeniden sahip çıkmalıyız. Belki de sokaklarda çocuklarımıza eski oyunları öğretmeli, komşularımıza daha fazla zaman ayırmalı ve birbirimize el uzatmalıyız. Çünkü komşuluk, yalnızca insanlar arasında değil, toplumlar arasında da güçlü bağlar kurar.

Bugün, komşuluk ilişkilerinin yeniden değer bulması, aslında hepimizin elinde. Daha samimi, daha yakın ve daha dayanışmacı bir toplum inşa etmek için, eski komşuluk değerlerine sahip çıkmalıyız. Belki de eski zamanlarda olduğu gibi, kapılarımızı birbirimize açmalı, çocuklarımıza eski oyunları öğretmeli, komşularımıza daha fazla değer vermeliyiz. Unutmayalım ki, komşuluk, toplumun kalbidir. O kalp ne kadar güçlü olursa, toplum o kadar huzurlu olur.

SERMİN ASLAN