Haftaya Ramazan Bayramı… O eski bayramlar, hala hafızalarımızda taze. Bayramlar eskiden sadece dini bir kutlama değil, aynı zamanda ailelerin bir araya gelip mutluluğu paylaştığı, sevgiyle dolduğu özel günlerdi. Bugün her şey hızla değişiyor ama eski bayramların sıcaklığı, hatırladıkça içimizi ısıtıyor.
Bayram sabahı, her şey erkenden başlardı. Çocuklar, bayramın geleceğini öğrendikleri ilk günden itibaren o sabahı sabırsızlıkla beklerdi. Bayram sabahı, yeni kıyafetlerini giyme heyecanı, bir başka türlüydü. O elbiselerin kokusu, kumaşının dokusu bile çocukların gözlerinde bir parıltı oluşturur, bayram sabahı ise bu parıltı zirveye çıkardı. Yeni alınan bayram kıyafetlerinin içinde, heyecanla aynada kendilerine bakar, "Bugün herkes beni görecek!" der gibi bir mutluluk taşırdılar.
İşte tam da o anda, evdeki büyükler uyanır, namaza gitmek için hazırlık yapar, anneler mutfakta bayram sofraları için çalışırken, çocuklar sabırsızlıkla bayram namazının bitmesini beklerdi. Herkesin bayram sabahı telaşı bir yandan da çok güzeldi. Anneler sabahın erken saatlerinden itibaren bayram kahvaltısı için hazırlık yapar, mutfaktan baklava, börek, çörek ve sarma kokuları yükselirken evin her köşesinde bayramın neşesi hissedilirdi. O baklavanın, böreğin ve çöreğin kokusu, bayramın geldiğinin en güzel habercisiydi. Anne eliyle yapılan o tatlar, bayramın en değerli anıları arasında yer alırdı.
Bayram namazı sonrası, çocuklar büyüklerinin ellerini öpüp, o çok beklenen bayram harçlıklarını alırken, bir yandan da evin her yerinden yayılan tatlı kokulara dayanamayarak hemen mutfağa yönelirlerdi. O an, bayramın en tatlı anlarındandı. Bayram sadece harçlıklarla değil, annelerin hazırladığı lezzetlerle de tatlanırdı. Çocuklar bayram harçlıklarını alıp, büyüklerine teşekkür ederken bir yandan da tatlılardan, çöreklerden almak için yarışırlardı.
O eski bayramlar, mahalle kültürünün de en güzel örneklerini sunduğu zamanlardı. Çocuklar, bayram sabahı büyük bir heyecanla sokağa çıkar, komşuların kapılarını çalar, bayram şekerlerini almak için ev ev gezerdik. Bayram, sadece evde değil, mahallede de kutlanırdı. Çocuklar, sokakta oyunlar oynar, eski arkadaşlarını görür, büyükler de birbirlerini evlerinde misafir eder, uzun sohbetler eşliğinde geçmiş yılları konuşurlardı. Her evin kapısı açık olur, kalplerde bayram coşkusu bir araya gelirdi. Bayram, sadece birkaç günle sınırlı değildi; sevgi, saygı ve dostlukla yoğrulmuş o özel zaman dilimi, bayram sonrası bile kalır, hatırlanırdı.
Bugün belki her şey daha hızlı ve modern ama eski bayramların tadı bambaşkaydı. O zamanlar, bayramın manevi havası, bayram sofralarındaki lezzetler ve geleneklerle birleşince, bayram bambaşka bir anlam taşıyordu. Belki de bu bayramda, eski bayramları anımsayıp, sevdiklerimizle bir araya gelmek, bayramı eski güzellikleriyle yaşamak iyi bir fikir olabilir. Birlikte sohbet etmek, anne baklavası ve çöreklerinin eşliğinde bayramı kutlamak, o eski zamanların tadını yeniden hissettirebilir.
Haftaya Ramazan Bayramı’nı hep birlikte coşkuyla kutlamak dileğiyle…
Yorum yapın