Badem ağacına benzetirim hep kendimi. Ne güzel çiçek açar Badem Ağaçları. Ama çoğu kez aldanır çiçeklerini döker zamansız yağan kırağılarda. Çünkü; yine gülümseyince yüzüne birkaç kere Güneş, sanır ki bahar gele. Oysa pusuda bekler zemheri soğuğu, ırzına geçmek için sevginin ve güvenin.

Genç bir fidan iken neyse de, altmış dokuz yaşında aldanır mı hala insan? Demek ki aldanıyor. Derler ya aşkın gözü kör. Eğer sevmişsen birini, ya da sevmişsen bir davayı, baş koymuşsan yoluna aldanırsın dostum aldanırsın.

Sen aldanmasan bile zorla tecavüz ederler, kirletirler yüreğinin ve beyninin masumiyetini. Hala mı, yine mi diye çığlık atmanın yararı yok. Böyle gelmiş böyle gider sanarak onlar kendini aldatıyor aslında. Beraber bakalım mı tarihe?

 

KISSA: 1

Firavundan başlayalım. Dünyanın en büyük ateşini yakmış İbrahim için. Arkasında bir yığın şak şakçı ve yalaka, karşısında bir avuç mazlumlardan yana yiğit.

Ateşi tutuşturmak için gagasında çalı çırpı taşımaktadır hain Karga. Bir de bakar ki aşağıda bir karınca, kursağına su doldurmuş koşuyor ateşi söndürmeye. Üstelik topaldır karınca.

Alay eder karga senin kursağındaki su ile söner mi o ateş? Ayrıca sen o topal ayağınla oraya ulaşamazsın.

Doğru der topal Karınca. Ne benim kursağımdaki su ile söner bu ateş, nede ben oraya varabilirim bu topal ayakla. Ama hiç önemi yok der. Yeter ki tarafımız, kimden yana olduğumuz belli olsun

Bu kıssadan çıkan HİSSE: Firavunlar kim, nerede, anımsayan ve yad eden var mı? Ya İBRAHİM? Hala gönüllerde. Hala kursağında ki suyla koşan Topal Karıncalar var her yerde.

 

KISSA: 2

Herkes öküzün boynuzundaki dümdüz bir tepsi sanarken Dünyayı ve depremler öküzün sinek kovmak için başını sallamasıyla oluyor sanarken biri der ki; Dünya yuvarlak ve dünya dönüyor. Bir milyar insan yaşıyormuş o zamanlar. Duyan isyan etmiş dünyaya yuvarlak ve dünya dönüyor diyene.

Engizisyon yargıçları karar verir; Giyotin ille başı vurula. Giyotin bıçağı altında bile; dünya yuvarlak ve dönüyor dünya.

Sonuçta ne oldu. Zalimler nerde? Engizisyon Yargıçlarını anımsayan var mı? Onlar İnsanlık tarihinin en şanlı yerinde.

HİSSE: Doğruların ve gerçeklerin görünmez orduları vardır.

 

KISSA: 3

Anadolu’nun tamamına yakını işgal edilmiş. Yedi düvel bir olmuş, Anadolu insanını yok etmeye gelmiş, çökmüşler Anadolu’nun üstüne Akbabalar gibi. Halk umutsuz ve perişan. İçerde hainler, dışarıda emperyalistler.

Selanikli, mavi gözlü, tanrının ulusumuza ve Dünyaya gönderdiği dev adam: boğaz vapurunda düşman gemilerini görünce fısıldar arkadaşının kulağına; GELDİKLERİ GİBİ GİDECEKLER.

Bu fısıltı, kulaktan kulağa yayılıp bir ölüm emri sonuna bağımsızlık muştusu olur Anadolu insanına. İlk olarak benim memleketimde, Balıkesir’de Alaca Mescit’te toplanır 41 tane Bayrak Adam. Biride; doğup büyüdüğüm Susuruk’tan. Adı: Leblebici Deli Raşit. Kuvayı Milliye ateşini yakarlar.

Sonunda kaçacak delik arar, yedi düvel.

HİSSE: Kim anıyor içimizdeki hainlari, Akbaba gibi üşüşen yedi düvel nerede?

Ama Mustafa Kemal burada. İçimizde. Yüreğimizde. Ve tarihin en şanlı yerinde. Her fırsatta on milyonlar Anıt Kabire koşmakta.

 

KISSA:4

12 Mart ve 12 Eylül faşizmini birebir yaşamış biri olarak soruyorum:

Bu ulusun gençliğini Ülkücü-Devrimci diye bölerek birbirine kırdıran emperyalizmin uşakları nerde? Nerde Apoletleri kalabalık Generaller?

Nerde karanlık gözlüklü Ali Elverdiler?

Nerde 14 yaşındaki çocukları yaşını sahte raporlar ile büyütüp idama mahkum eden yargıçlar?

Nerde bu çocukların idamına el kaldıran milletvekilleri?

Hepsi İnsanlık Tarihinin çöplüğünde. Tanıyanınız, anımsayanız, özleyeniniz var mı?

HİSSE: Ama idam sehpasına düğüne gider gibi giden, taburesini kendi ayakları ile deviren, son sözü Bağımsız Türkiye olan Deniz Gezmiş, karşıt görüşlerinin bile gönlünde. Yiğidim aslanım, ışıklar içinde yatıyor kabrinde.

Yusuf Aslan, Hüseyin İnan. Vedat Taylan. Battal Özgür, Ulaş, Sinan, Mahir, İbrahim, Harun say sayabildiğin kadar.

Sonuç olarak:

Ben bir Badem Ağacıyım altmış dokuz yaşında

Hala Güneşin yalancı gülücüklerine aldanmakta

Belki bir köy yolunda

Belki bir çocuk parkında

Ama Cem Karacanın dediği gibi;

Ne siz farkındasınız

Ne Polis

Nede herhangi biri farkında.