YOKSULLUK İLE SAVAŞMAK..
AK Parti iktidarının 20 yıllık döneminde ülkemizde yoksulluk ne yazık ki
yaygınlaştı ve epeyce derinleşti. Halkımızın önemli bir bölümü yoksulluk değil
açlık sınırı altında yaşamını sürdürüyor. Sorunun yalnız insancıl yönü değil,
ülkemize yakışmayan boyutu da vardır. Konuşmaları, mesajları, dert
dinlemeleri, halkçı görüntü vermeyi, halk yaşamına öykünmeyi hele hele halk
dalkavukluğunu bir yana bırakıp, büyük projelerle değil daha sade, basit önlem
ve önerilerle sorunun çözümüne yönelmek gerekir. Benim bu yazımdaki
önerilerim belki sizlere yavan ya da nahif gelebilir. Önertilerimin etkin olacağı
veya olduğu iddiasında bulunduğumda yoktur ama yoksullukla savaşmak ancak
etkin önlemler geliştirilerek uygulanabilir. Amaç, kişilerin onurlarını
zedelemeden yoksulluk sorununu çözmektir. Sorunun çözümünün uzun soluklu
olduğu, ancak uzunca bir zaman aralığıyla tümüyle çözülebileceği göz önünde
daima tutulmalı, en azından hafifletici önlemler alınmalıdır. Bu türden
önerilerimin yegane amacı, bedava ve ucuz hizmetler sağlayarak bir anlamda
ayni gelirleri artırarak yoksulların temel gereksinimlerini karşılamaktadır. Gıda
dışında barınma, sağlık, aydınlanma, temizlik, eğitim, ulaşım gereksinimleri,
kamusal veya yardımlaşma yoluyla sağlanabilir. Örneğin; Alt gelir grubunun belli
bir sınıra kadar elektrik, doğalgaz, su kullanımı bedelsiz sağlanmalıdır. Ancak
istisna sorununu aşan kullanımlar için tahakkuk yapılmalıdır. Yetkili uzmanlar,
bir aile için yeterli kullanım istisna sınırlarını belirleyebilir. İstisna sınırını aşan
kullanımlar için yapılacak ödemelerde de kolaylık sağlanabilir. İşletmelerin,
konutların kendi kullanımları için üretimleri dışında enerji sektörünün
kamulaştırılması hedeflenmelidir. Sağlık bir kamu hizmetidir. Bu hizmetin,
düşük gelirli vatandaşa bir külfet getirmeden sağlanması gerekir. Devletin bu
konuda zaten katkısı vardır. Toplu taşımada, düşük gelirli ailelere de yaşlılar,
öğrencilerde olduğu gibi özel indirimli bir tarife uygulanması gereklidir.
Barınmanın, konut edinmenin finansmanı doğal olarak bankalardan gelecektir.
Banka yöneticilerinin “Ekonomiye nakti kaynak sağladık” övünmelerine karşın
bankalar kaynak yaratamaz, mevduat ve benzeri isimleri altında topladıkları
birikimleri kullanırlar. Bankaların ekonomiye katkısı, topladıkları birikimleri
kamu yararına verimli şekilde kullanmak kaynak kullanımını iyileştirmektir.
Bankalar, kaynaklarının bir bölümünü, düşük gelirli konutsuz ailelere, faizsiz 30-
40 süreli hibe benzeri kredi vermek özel fon kurabilir, kredilerin düşük
taksitlerle geri ödenmesi sağlanabilir. Başlangıçta yararlanan aile sayısı sınırlı
olsa dahi zamanla, anapara taksitleri geri ödendikçe durgun suya taş atıldığında
oluşan halkalar gibi genişler, giderek artan sayıda aile konut sahibi olur. Eğitim
konusunda köy okullarının ihyası, leyli meccani parasız yatılı uygulamasının
yaygınlaştırılması, sosyal dayanışmayla yardımlaşma amaçlı kuruluş ve
kurumlarla benzer amaçlı vakıflara bağış, yardım yapılarak olanaklarının
genişletilmesiyle, eğitimin yükü yoksul ailelerden alınarak yoksul ailelerin
çocukları kimi dindarlık kisvesi altındaki sapkın dincilerin istismarından
kurtarılabilir. O nedenle mevcut AKP iktidarından bu bağlamda beklenti içinde
olunması gereksizdir. Yakın gelecekte olası İktidar değişikliği ile hazırlanan
projeler böylelikle uygulamaya konulabilir. Ancak yoksulluk savaş koşullar ve
ortam hazır olana dek beklemekle değil, bir an önce bir yerden yoksullukla
savaşın başlamasıyla gerçekleşebilir…
Yorum yapın