YENİLEN PEHLİVAN GÜREŞİ BIRAKSIN
Ülkemizde bir ilk yaşanıyor ilk kez ülke tarihimizde cumhurbaşkanlığı seçimleri ikinci tura kaldı. Aylar öncesinden başlayan seçim kampanyaları bitti ve millet vekili yarışının galibi vekil sayısı üstünlüğüyle Ak Parti oldu. Mecliste milletin iradesini ve temsiliyetini yansıtacak kazanan adayların, seçim öncesi verdikleri vaatleri ve sözleri yerine getirmek üzere meclis kürsüsünde yemin ederek göreve başlamaları gerekiyor. 28 mayısta ülke genelinde Türkiye Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanını seçmek üzere yine sandıklara gideceğiz. Sandıklardan çıkacak sonuca göre bir kazanan bir de kaybeden olacak. Oyların çoğunluğunu alan adayın cumhurbaşkanı olarak 5 yıllık görev süresi başlamış olacak.
14 Mayıs’ın kaybedeni Kılıçdaroğlu'dur
14 Mayıs seçimleri gibi 28 Mayıs ikinci tur seçiminde de katılımın yüksek olacağını ön görüyorum. Her iki adayın da işi zor. Ama 14 Mayıs’ın kaybedeni, seçimin başından itibaren seçmeni tam anlamıyla ikna edemeyen Kılıçdaroğlu'dur. 28 mayısta Erdoğan Kılıçdaroğlu’na göre daha avantajlı durumda olduğunu millet vekilliği sayı üstünlüğüyle kanıtlamış oldu. Ama bu durumdan Erdoğan kesin kazanır düşüncesi çıkartılamaz. Sadece avantajlı durumdadır.
Kılıçdaroğlu ayağına gelen fırsatı tepti
20 Yıldır ülkeyi yöneten Ak Parti hükümetinin en zor döneminde seçime gidiliyor. Ekonomik olarak ülkenin bitiği, enflasyonun tavan yaptığı, dövizin zirveden inmediği, paramızın dış piyasada bir değerinin kalmadığı, işsizlik ve hayat pahalılığının yaşandığı bir dönemde seçilme fırsatını yakalamışsınız ve egonuza yenik düşüyorsunuz. Seçime günler kala sen ben kavgası çıkıyor. Her şey milletimizin huzuru ve refahı için söylemleriyle “baharı” müjdelerken aday benim diye kendinizi ortaya atıyorsunuz.
Millet siyasette yeni yüzler görmek istiyor
Büyüklük “ben” değil “biz” demekle olur. Biz demenin dili Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı dağıtmak değildir. Halkın ne istediğini kimleri Cumhurbaşkanı adayı olarak görmek istediklerinin çok iyi bilinmesine rağmen yardımcılık görevleriyle seçmeni ikna edemezsiniz. Fahri başkan olarak o partinin başında kalıp işte adayımız “budur” diyerek göğsünüzü gere gere açıklayacaktınız. İşte o zaman 14 mayısta hem vekillik yarışında hem de Cumhurbaşkanlığı yarışında fark yaratırdınız. Örnek; İstanbul belediye başkanlığı seçimi. Örnek; Ankara belediye başkanlığı seçimi.
Ülkemiz siyasetinin şanındandır. O koltuğa oturdun mu bir daha kalmayacaksın arkadaş. Yaşınızın kaç olduğunun önemi yok. Sağlığınızın kötü olması da engel değil. "Artık yerimi gençlere bırakıyorum" diyerek o koltuktan kalkanı da görmedim. Siyasi liderlerin koltuklarından kalkması için sadece iki şeye ihtiyaç var. Birincisi kaset ikincisi ölüm. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun partinin başına geldiği 2010 yılından itibaren 2 halk oylaması, 3 genel seçim, 2 yerel seçim ve bir Cumhurbaşkanlığı seçimi kaybetti. Bu kadar seçim kaybeden lider tekrar aday olmakta neden ısrar eder. Hem de seçmenin sevgisini ve güvenini kazanmış adaylar varken. Aklıma sadece şu ata sözü geliyor; “Yenilen pehlivan güreşe doymazmış.” Haydin 28 Mayıs’ta "Er Meydanı’na" bu sefer kaybeden güreşi bıraksın artık.
Sağlıcakla…
Damga Gazetesi’nden alıntıdır.
Yorum yapın