Yeni bir yıla daha girdik. Sayılı günler aylar yıllar gelip geçiyor çoğu zaman farkında bile olmuyoruz. Her yeni yıla girerken kötü geçen yılın ardından gelecek olan yeni yıldan daha çok ümitleniyor yeni yılın bize daha güzel şeyler getireceğini bekliyoruz ama ne yazık ki hep hayal kırıklığına uğruyor, daha zor günler yaşamaya başlıyoruz. Yani her gelen yeni yıl daha iyi olacağına, hepsi geçen yılı aratmaya devam ediyor. Karamsar olmak istemiyorum ama 2025 ten de pek ümitli olmadığımı söylemek istiyorum. Umarım ben yanılmış olurum. Çünkü görünen o ki daha perşembenin gelişi çarşambadan belli oluyor.
2019 yılında ortaya çıkan ve bütün dünyayı etkileyen Pandemi özellikle bizim ülkemizi daha fazla etkiledi. Halen de birçok ülkelerde olduğu gibi artan zamansız ölümler ve bilhassa ekonomik krizler artarak devam ediyor. Özellikle bizim ülkemizi ekonomik olarak çok etkiledi. Artan hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı ve özelliklede piyasaların kontrol altına alınamaması sonucu pandemiyi bahane ederek başlayan keyfi zamların artarak devam etmesi ülkemizi çok kötü etkiledi. Ne yapılırsa yapılsın, piyasalar bir türlü kontrol altına alınamıyor. Son yıllarda ekonomik olarak biç bir ülke bizim kadar bu kontrolsüz zamlardan etkilenmedi. Ne yapılırsa yapılsın piyasalar bir türlü kontrol altına alınamıyor. Dünyanın hiçbir ülkesinde bizim kadar felaketlerden depremden hastalıklardan faydalanıp bunu fırsata çeviren başka bir ülke yoktur.
Baştakiler vatandaşlara –Boykot- çağrısı yapıyor ama iyi de millet aç mı duracak bir yerden mutlaka ihtiyaçlarını karşılamak isteyecektir. Bu çağrıyı yapana kadar milletin canına okuyan marketlerde bu keyfi zamları yapanları daha iyi denetleyip bunun önünü alsalar daha iyi olmaz mı. Ticaret bakanlığının bünyesinde oluşturulan Alo 175 hattını arayarak ya da e-Devlet e girerek haksız fiyat artışı veya stokçuluk yapan firmalar hakkında şikâyette bulunulabiliyor. Yine Cimer aracılığıyla da şikâyette bulunulabiliyor. Cezaların caydırılacağının artırılması için fahiş fiyat cezasının üst sınırı 1 milyon liraya, stokçuluk cezasının üst sınırı ise 12 milyon liraya çıkarılmış. Ayrıca stokçuluk yapan işyerlerinin 6 güne kadar kapatılması mümkün hale getirilmiş. Ancak bütün bunlara rağmen yinede ne yapılırsa yapılsın fiyatları kontrol altına almak mümkün olmuyor. Devlet firmaya zam yaptı diye ceza kesiyor, marketlerde acısını daha fazla zam yaparak milletten çıkarıyor. Hem de bunu öylesine kitabına uydurarak yapıyor ki ne yapılırsa yapılsın önlemek mümkün olmuyor. Fiyatları birden yüzde 30-40 artırmak yerine 4-5 günde bir veya haftada bir küçük artışlarla 1,5- 2 ay içinde yapıyorlar. Uyanıklar yüzde 8, yüzde 11,yüzde 12 gibi artışlarla ilerliyorlar. Buna bir örnek vermek gerekirse bir arkadaşım anlattı:-Bir koli yumurtayı 120 liraya almış, öbür hafta 130 lira, bir sonra ki hafta da yine zamlı 150 liraya almış, neden böyle olduğunu sorduğunda bir hafta sonra 180 liraya alırsın demişler. Yani çaktırmadan azar azar bazen 3-5 günde bir sadece 1 lira, bazen de 5 lira artırarak usulüne uyduruyorlar.
Yılbaşında veya asgari ücret artışı olacağı zamanda daha 3-5 kuruş vatandaşın cebine girmeden marketlerde, her tarafta bir fiyat artışı ve zamlı etiket değiştirme yarışına giriyorlar. Ben bazen marketlere gediyor fiyat takibi yapıyorum, eleman elinde alet bir şeyle uğraşıyor, raflarda bazı değişikler yapıyor, -Ne yapıyorsun diye sorduğumda eleman malların sayımını yapıyor, eksikleri çıkarmaya çalışıyorum diye cevap veriyor. Ben de-Sen onu külahıma anlat sayar gibi yaparak zamlı etiketleri malların üzerine ekliyorsunuz değil mi deyince boynunu büküp kalıyor. Eleman ne yapsın kendine emredileni yapıyor. Şimdi üsttekiler diyor ki burada kontrol ve en büyük iş tüketiciye düşüyor ama tüketici orya buraya şikâyet etse ne olacak. Bir sonuç çıkmıyor. Burada esas mesele vicdanlarda bitiyor. Eğer satıcıda vicdan, insaf, merhamet ve Allah korkusu yoksa fiyat artışlılarının önüne geçmek mümkün değildir. Aynı malı alan bir satıcı 3-5 kuruş karla satarken aynı şartlarda ki başka bir satıcı 40-50 karla satmaya başlıyor. İş tamamen ticari ahlak ve insafa kalıyor. Öyle bir dönemde yaşıyoruz ki artık insanlar -çok azını tenzih ediyorum, büyük çoğunluğu mal, para kazanayım da haramdan mı helalden mi hiç düşünmeyecek, para haramdan mı helalden mi geliyor diye araştırmayacaklar.
Eskiden ne güzel köy yerlerinde, mahalle aralarında ufak ama sevimli bakkallarımız ve bakkal amcalarımız vardı dükkânlarında her şey fazla bulunmazdı ama yine ihtiyaçlarımızı yerine getirir, kafalarına göre zam yapmazlardı, alış veriş yapar borçları da ekim sonu veya hasatta öderdik. Şimdi bu büyük marketler çıkınca el birliğiyle bu bakkalları bitirdik ve aradığımız her şeyi bulduğumuz bu insafsız marketlerin pençesi altında kıvranıyoruz. Allah sonumuzu hayreylesin. Bu konuda yazacak daha çok şey var ama şimdilik bu kadarıyla yetiniyoruz. Sağlık ve esenlik dileklerimle. Aslan TORUN
Yorum yapın