Hayat, hiçbir zaman aynı çizgiyi izlemeyen bir yapı içerir. Dolayısıyla da hayatın dönemleri değişir ya da değiştirilir veya kimi hallerde değiştirilmek zorunda bırakılır. ‘Hangi hallerde değiştirilir veya değiştirilmek zorunda bırakılır’ diye sorarsanız, elbette ki ‘davulun boynunuzda asılı durduğu o davulu çalmak için gerekli tokmağın ise başkalarının elinde olduğu hallerde…’
Böylesi durumlarla karşılaşıldığında ise çoğu zaman hiç istemeseniz de hayatın yeni temposuna ritmine ayak uydurmak, uyum sağlamak zorunda kalırsınız, isteniz de istemeseniz de!..
Ama aslında siz; Öteden beri ve de genellikle, ilkeli, dik duran, daima dürüst, omurgalı, doğru bildiğinden kesinlikle şaşmayan, ruhunu asla şeytana(!) satmayan, ‘iyi bir insan’ olmak, daha da ötesi mükemmel, mükemmel olmasa da mükemmele yakın sayılabilecek biçimde görünmeye, daima ‘daha iyi bir insan’ olmak için çabalayıp durmuş, hayat boyu şimdiye kadar tırmalamış durmuş olabilirsiniz…
Gün gelir, an itibarıyla son sayfası olmasa da bir defter kapanır veya iradeniz dışında kapatılır, yeni bir defterde yeni bir sayfa açılır, artık o yeni defterin yeni sayfasından başlayarak yazmak zorunda kalır veya bırakılırsınız. Yıllar yılı, belki de tüm yaşamınız boyunca yaşadıklarınız, gördükleriniz, duyduklarınız, acısıyla tatlısıyla, neşesiyle kederiyle, doğrusuyla yanlışıyla, inandıklarınızla veya inanmadıklarınızla birlikte ‘her şey’ artık çok geride kalmıştır. Amacı veya yöntemi, ya da niyeti ‘her ne olursa olsun’ böylesi bir durumu 'yeni bir hayata yeni bir sayfa açmak' olarak görmeli miyiz, görmek öyle değerlendirmek ve de kabullenmek zorunda mıyız? Açıkçası şimdilik kaydıyla elbette kestiremiyorum, daha doğrusu bilemiyorum. O yüzden yine şimdilik kaydıyla ‘hayırlısı bakalım, olan veya olacak olan her şey herkesin hakkında öncelikle hayır getirsin, şer den uzak tutsun, Allah varsa daha beteri herkesi korusun ve kollasın!’ şeklinde düşünmekten, mırıldanmaktan veya yazmaktan başka bir şey aklıma gelmiyor, gelemiyor, ne yazık ki!..
Aslına bakarsanız, siz açmasanız da açılan her yeni sayfa önünüze konduğunda, konulduğunda hele ki o yeni sayfanın içine siz de bir şekilde girdiğiniz de atılan en zor adım, ilk adımdır. O ilk adımda karar vermektir. Daha doğru bir ifadeyle ‘doğru karar’ vermektir…
Yeni bir sayfa açmak, alıştığınız rutinden uzaklaşmak, yeni yaşam temposuna ya da daha doğruymuş gibi gördüğünüz yola doğru yeni rota çizmek gibidir, ya da eğer tiryaki iseniz sigarayı bırakmak gibidir de denilebilir. Aldığınız kararın her ne kadar doğru olduğuna inansanız bile o aldığınız kararın ardından uygulama aşaması çok hafif biçimde de olsa biraz sancılı hatta ağrılı geçecektir. Çünkü geçmişin gölgeleri her zaman etrafınızda olacak, en azından siz öyle hissedeceksiniz. O geçmişin gölgelerini her ne kadar savuşturmaya kalksanız da uzun bir süre onlar sizin peşinizi bırakmayacaktır. Eğer dediğim çıkarsa tavsiyem o geçmişin gölgelerini görmezden gelin, hatta becerebiliyorsanız, yok farz edin!..
Uzun lafın kısası; Bugünkü yazımın başlığında da belirttiğim gibi ‘yeni bir sayfa ancak eskisi kapanınca açılır?’ diyerek kısa bir süre sonra, yani on gün sonra yeni bir yıla girecek olmanın verdiği heyecan içinde dolayısıyla şu anda ki ruh halimi ifade etmeye, anlatmaya, bilmeyenlere belki de haddim olmayarak öğretmeye çalıştım. ‘Neden ve nasıl yeni bir sayfa açılır?’ sorusunun yanıtını ise ben çok mu iyi biliyorum? Elbette değil ama en azından o sorunun yanıtını doğru biçimde anlatabilmek için saatlerce kafa patlatıp, çabaladım ve buraya kadar yukarıda okuduklarınızı yazma becerisi gösterebildim. Bundan sonrası öyle anlaşılıyor ki, ‘hayır olsun, hayırlar getirsin’ demekten başka bir şey denilemeyecek kadar zorlu bir süreçtir. Sözünü ettiğim süreç, benim 2023 yılının sona ermesine on gün kala ve sonrasında yani 1 Ocak'ta yeni yılın ilk gününde hemen başlayacak olan yeni bir süreçtir. Bu süreci 35 yılı aşan meslek birikimi ve deneyimiyle erişerek geride bırakma azmiyle kararlılığı içindeyim. Sakın ola ki, bu yazımın sizlere yani siz saygıdeğer okurlarıma, sevgili dostlarıma bir veda yazısı olduğu düşünülmesin. Aksine bu yazım, on gün sonra yeni bir yılın başlayacak olması sebebiyle benim açımdan yeni bir sayfanın daha açılacağı dolayısıyla siz saygıdeğer okurlarımı, dostlarımı 'selamlama' niteliği taşımaktadır. Dahası veda etmek asla bana göre bir tarz değildir. Üstelik bizim meslekte yani gazetecilikte; veda etmek yaşama veda etmekle eşdeğerdir!..
Yaşama veda etmekte yüce Allah’ın takdiridir. O nedenle bugünlük son sözüm şudur; Yarın, yarından sonra ve daha sonraki yarınlarda daima sabah ola hayrola!..
Çünkü her yeni doğan gün yeni bir başlangıç, yepyeni umutlar içerir…
Yorum yapın