YAŞAMA SEVİNCİ UMUTLARLA YEŞERİR
Sevmek, sevilmek, sevdiklerinle birlikte olmak, görüşmek, konuşmak, belli duyguları, anları, olayları paylaşmak, sevdiklerinin sadece var olduklarını bilmek, küçük, küçücük de olsa birlikte bir mutluluk anı yakalamak, sevdiğiniz birinin küçük, küçücük de olsa bir mutluluk anı yakaladığını görmek, duymak, bilmek, dolayısıyla da..
Küçük, küçücük bir ilgi ve sevgi bakışı yakalamak, küçük, küçücük bir ilgi ve sevgi bakışı fırlatmak, küçük, küçücük bir sevgi sözü işitmek, küçük, küçücük bir sevgi sözü söylemek, birbirine düşmanca değil, dostça bakan insanlarla birlikte yaşamak!.
Tüm bunlarla beraber, ‘YAŞAMA SEVİNCİ’ küçük, küçücük de olsa bir işi bitirmek, önemli ya da önemsiz, bir sınavı başarmak, sevdiğiniz birinin bir işi bitirdiğini, bir sınavı başardığını görmek, küçük, küçücük de olsa bir üretim yapmak, hele hele böyle bir üretimi sevdiklerinle birlikte gerçekleştirmek!.
Ve nihayetinde küçük, küçücük de olsa bir başarı elde etmek, sevdiğiniz birinin küçük, küçücük de olsa bir başarısına tanık olmak, değil midir?
Ve tüm bunların daha da ötesinde, umutları yeşerterek ileriye taşımak ve dolayısıyla o sözünü ettiğim YAŞAMA SEVİNCİ; Geçim derdi olmadan çalışmak, gelecek korkusu olmadan yaşamak, özgürlüğe, can ve mal güvenliğine sahip olmak! Yorucu bir günün akşamında, yuvanda, koltuğuna veya divana ayaklarını uzatıp dinlenmek, gelecek kaygısı hissetmeden, günün bitmiş olmasının keyfini sürmek değil midir? SİZCE DE..
YAŞAMA SEVİNCİ; Küçük, küçücük bir armağan almak, küçük, küçücük bir armağan vermek! Şefkatli, sevgi dolu bir elin başınızı okşaması, sevdiğiniz birinin başını okşamak! Bir kedinin, bir köpeğin, bir kuzunun, bir hayvanın başının okşanması, karnının gıdıklanması, bir kedinin, bir köpeğin, bir kuzunun, bir hayvanın ilgisi, sevgisi, sıcaklığı, kendine saygı duyanların, özsaygısı yüksek olanların, başkalarına da saygı duyduğu, sevgi ve saygı dolu bir toplumda yaşamanın keyfidir!.
YAŞAMA SEVİNCİ; Sevdiklerinle güzel bir sofrada birlikte olmak, güzel bir şeyler yiyip içmek, yiyip içerken, kavgasız, gürültüsüz, dertleşmek, konuşmak, paylaşmak, hem karnını hem ruhunu doyurmak, bazen güzel bir uyku çekmek, güzel rüyalar görmek, yani yeni bir güne umutla uyanmaktır!.
Tüm bu umut dolu, mutluluk anlarımızı, içimizde daima var olan YAŞAMA SEVİNÇLERİMİZİ ne yazık ki, çalmadılar mı? ÇALDILAR!..
Çünkü insanlara yani bizlere yani hepimize yirmi yılı aşkın bir süredir, geçim sıkıntılarının, dertlerinin yanında, hoyratça alabildiğince adaletsizlik, gelecek korkusu, umutsuzluk, belirsizlik, karamsarlık, pompalamadılar mı? POMPALADILAR!.
Bizleri adeta dipsiz bir karanlıktan oluşan ve gittikçe kısır bir döngüye dönüşen bir karabasana mahkum ettiler, YOKSA ETMEDİLER Mİ?.
İşte tüm bu nedenlerle ben, yani bizler 14 Mayıs’ta tüketilen umutlarımızla birlikte ‘YAŞAMA SEVİNÇLERİMİZİ’ yitirmemize sebep olanlardan meşru biçimde ama illaki geri alacağız! BAŞKA YOLU, ÇARESİ YOK ÇÜNKÜ..
Yorum yapın