YABANCILARA VATANDAŞLIK VERİLMESİ..

Ülkemize geçici koruma statüsüyle ya da yasadışı yollardan giren ve son
dönemde toplumsal hayatta hayli derecede rahatsızlığa neden olan yabancılar
sorunu ile birlikte ülke gündemini uzunca bir süredir meşgul eden diğer bir
konu da bilinen şekliyle taşınmaz satın almak suretiyle gerçekleşen ancak
bunun gibi pek çok yöntemi bulunan, istisnai yoldan Türk vatandaşlığı kazanan
yabancılar meselesidir..
Türk vatandaşlığını sonradan kazanan yabancıların Resmi Gazetede ilan
edilmesi uygulamasının kaldırılması ve vatandaşlık kazanan yabancı sayısının
şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşılmaması, istisnai yoldan Türk vatandaşlığı
kazanmış olan yabancılar konusundaki bilinmezlikleri
artırmaktadır. Anayasamıza göre, Türk vatandaşlığı, ancak yasanın gösterdiği
şartlarla kazanılmakta ve yine ancak yasada belirtilen hallerde
kaybedilmektedir. Türk Vatandaşlığı Kanunu’na göre, Türk vatandaşlığını
kazanmak isteyen yabancılarda, ayırt etme gücüne sahip olmak, Türkiye'de
kesintisiz beş yıl ikamet etmek, Türkiye'de yerleşmeye karar verdiğini
davranışları ile teyit etmek, genel sağlık bakımından tehlike teşkil etmemek, iyi
ahlak sahibi olmak, Türkçe konuşabilmek, geçimini sağlayacak gelire sahip
olmak, milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel hali bulunmamak,
şartları aranmaktadır. Bu şartlar, başvuru şartlar olup, ilgili yabancıya Türk
vatandaşlığını kazanmasında mutlak bir hak sağlamayacaktır. Yabancılar, bazı
istisnai hallerde, cumhurbaşkanı kararı ile Türk vatandaşlığını
kazanabilmektedirler. Uygulama yönetmeliğine göre, taşınmaz satın almak,
sabit sermaye yatırımı gerçekleştirmek, istihdam oluşturmak, mevduat hesabı
açmak, devlet borçlanma araçları ile yatırım fonu satın almak ve en son eklenen
hükümle birlikte BES fonlarına yatırım yapmak suretiyle istisnai yoldan Türk
vatandaşlığı kazanılabilmektedir. Yasal düzenlemeden anlaşıldığı üzere, istisnai
bir yöntem olması gereken yatırımla vatandaşlık kazanılması, artık istisnai bir
yöntem olmaktan çıkmış durumdadır. Kimi Körfez ülkelerinde AVM’lerde,
reklam panolarında, TV kanallarında taşınmaz satışı ile birlikte Türk Pasaportu
görselleri de kullanılarak adeta Türk vatandaşlığı pazarlanmaktadır. Hatta buna
benzer reklam görsellerine, Türkiye’deki AVM’lerde, internet sitelerinde ve
emlakçı camekânlarında da rastlamak mümkündür. Oysa Türk vatandaşlığı,
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir hükümranlık alametidir; pazarlama aracı
olarak kullanılmamalıdır. Türk vatandaşlığını kazanma kararı, yalan beyan veya
önemli hususların gizlenmesi sonucunda vuku bulmuş ise kararı veren makam
tarafından iptal edilebilmektedir. Bu durumda, vatandaşlığı iptal edilen kişiler

hakkında, Yabancıların Türkiye'de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun
hükümleri uygulanacak ve bu kişiler en geç bir yıl içinde Türkiye'deki mallarını
tasfiye edeceklerdir. Aksi halde malları Hazinece satılarak bedelleri nam ve
hesaplarına bir kamu bankasına yatırılacaktır. Türkiye’de hiç ikamet etmemiş ve
Türkiye’de yaşamak konusunda isteği dahi bulunmayan bazı yabancılar,
Türkiye’de taşınmaz satışına aracılık eden emlakçılar vasıtasıyla taşınmaz satın
alarak vatandaşlık başvurusunda bulunmaktadır.
Öyle ki, taşınmaz satın alarak vatandaşlık kazanan yabancının, üç yıllık bekleme
süresi sonunda taşınmazını yine başka bir yabancıya satması suretiyle bir
taşınmaz üzerinden hülle yolu ile birden fazla vatandaşlık kazanılmaya
çalışıldığı, yönetmelikle belirlenen parasal sınırın altında satın alınan bazı
taşınmazların değerlemelerinin danışıklı olarak yüksek gösterildiği, hususları da
kamuoyunda sıkça tartışılmaktadır..
Bu bakımdan, son 10-15 yıl içerisinde istisnai yoldan vatandaşlık kazanmış olan
tüm yabancıların vatandaşlık başvuru dosyalarının yeniden ele alınarak, varsa
hukuksuz şekilde vatandaşlık kazananların vatandaşlıklarının iptalinde kamu
yararı olduğu tartışmasız bir gerçektir..