Başlığa bakarak benim meslek değiştirdiğimi zannetmeyin. Ben köşe yazılarıma devam edeceğim. ‘Üzüm de var Bağcı da’ nereden çıktı derseniz, kimileri deyim diyor, kimileri Atasözü. Maksadım ne üzüm yemek, ne de bağcıyı dövmek. Yani bağa girmiş, Bağcıyı dövmekte olan kişinin aslında ‘ben buraya üzüm yemeye gelmiştim’ diyerek yalan söylemesi durumu. Yani kıvırma hareketleri. Yazının konusunu bile açıklamadan ne anlatmak istediğimi çözemeyenler için açık seçik yazıyorum. Hani İMF ye borç para veriyorduk, Avrupa bizi kıskanıyordu. Yeni Türkiye’de her şey çok farklı olacaktı. Avrupa’nın birçok marketleri boşalmış durumdayken, Tarımda çağ atlamıştı. Bunların hepsini Büyüklerimiz söylüyordu. Şaka değil, gerçekten söylediler. Yani ülkemizde her şeyimiz var.  Şükürler olsun yok yok. Ülkemizde elde ettiğimiz çok önemli bir ürün olan BOR madeninde dünya şampiyonuyuz. İnanmayanlar, açsın araştırsın. Dünyada elde edilen BOR madeninin %75’i bizim ülkemizde. Daha önemlisi bizim ilimizde. Yani Balıkesir’de elde ediliyor. BOR uzay sanayi, fiber optik, cam, deterjan, kısacası tarımda gübre olarak kullanılıyor. Tarım konusunu biraz açarsak, özellikle Zeytin tarımında çok fazla yararı olan BOR gübresi; Zeytinde meyve oluşumunda etkili olurken kaliteyi ve Çiçek gelişimini arttırıyor. Yaprak kalitesini geliştirip sararmayı önlüyor. Döllenmede yardımcı oluyor.  Kısacası zeytincinin yüzünü güldürüp tüketicilerin kaliteli ürüne erişmesini sağlıyor. BOR  gübresi  üretildiği yer çok uzak değil. Bandırma ilçesinde  üretiliyor. Ama Satılmıyor. Neden satılmıyor?  Kimse bilmiyor. Edremit körfezinde 30 bin  zeytin üreticisi var ve bu üreticilerin yetiştirip baktığı  12 milyon zeytin ağacı BOR  gübresi arıyor bulamıyor. Yani 12 milyon canlı bu gübrenin yolunu gözlüyor,  aslında tonlarca gübre varda satılmıyor  Bandırma Eti Bor yetkililerine  başvurmalarına  rağmen gübre alamıyorlar. Kısacası Zeytincinin can damarı olan BOR  verilmiyor. Önceleri  bu gübreyi verirken İhraç etmeyeceğim diye taahhüt istiyor ve gübreyi veriyorlardı. Şimdi bu taahhütü vermelerine rağmen satış yapılmıyor. Buraya kadar yazdıklarımdan sonra, amaç üzüm yemek mi, bağcıyı dövmek mi? diye soruyorum. Ancak  Büyüklerimiz ‘BOR  özel bir şirket üzerinden satılacak Bandırmadaki arkadaşlara  siz satış yapmayın’ talimatı verdiyse hiçbir sözümüz olamaz. Zira onlar Büyüktür. Üzümde yerler, Bağcıyı da döverler. Sonra da dönüp tarımda çağ atladık derler. Zira onlar kendi medyasına güvenirler. Anladınız siz onu.  Kendi medyası ne demek derseniz;  Hükümetin medyası olur mu? Demeyin. Bal gibi oluyor. Bakın örnekleriyle anlatmaya çalışayım. Diyarbakır’da yaşanan Narin kızımızın katledildiği  21 Ağustos tarihinden şu güne kadar olayın yaşandığı köyde mesken tutan, Gazeteci Ferit Demir  meslektaşımızın yaptığı haberlerin bir kısmı bazılarını rahatsız edince, hükümet medyası yalanlayın bu haberleri diye bas bas bağırmadan geri kalmadılar. Oysa, o haberler zabıtlara geçmişti. Bu yönden Ferit Demir arkadaşımızı kutlamak isterim.  İktidarın medyası sadece Diyarbakır’da değil, tüm Türkiye’ye dağılmışlar il il dolaşıp haberler yapıyorlar. Maşallahları var. Enerjileri yüksek, gençlikleri var.  CHP’li olup da gitmedikleri belediye yok.  Inanmayanlara kanıtların Balıkesir Altıeylül Belediyesi’ne bile uğramış Gazeteci M.D. Belediye ile ilgili habere öyle bir başlık atmış ki, sanırsınız katrilyonları cebe indirmişler. Son dakika diye vermiş haberi. Haber özetle şöyle; “Başkandan Skandal Karar. Balıkesir’in verimli ovalarını imara açıyor.”  Olay Balıkesirli bir şahıs geçen yıl Ayşebacı mahallesi yakınlarında toplam 30 dönümlük bir tarla satın almış ve bu tarlanın bulunduğu alana CHP’li belediye başkanı Hakan Şehirli  CHP li meclis üyeleri ile birlikte  bu araziyi özel sağlık alanı ilan etmişler.  İktidarın medyası da hemen atlamış habere. Balıkesir’in verimli ovalarını imara açıyor. Arkadaş; Balıkesir’in verimli ovalarının tamamı Altıeylül Belediyesi’ne ait değil. İkincisi 30 dönüm hiç değil. Haber yapmanı saygıyla karşılarım. Ama aspar habere karşıyım. Senin haberlerini takip ediyorum, bu da sana kıyak olsun. İkinci haberinde siyaset kokuyor. Yine CHP’li belediye.. Bilecik Belediye Başkanı Melek Mızrak Subaşı. Şehirdeki logarlardan gelen pis kokular için kapakların altına Naylon koymuş, ama kokuyu önleyememiş. Kibarlık olsun diye söyleseydin be kardeşim, logarların içine parfüm dökseydi.  Sanki o koku AK partili belediye olunca kokmuyor. Belediye CHP’ye geçince mi kokuyor. Yapmayın çok ayıp. Bitti mi?  Hayır sevgili kardeşimiz, CHP ‘ye geçen belediyeleri dolaşmaya ant içmiş. Gemlik Belediyesi’ne de uğramış, Başkan Şükrü Deviren, 31 Mart seçimleri için aday olduğunda seçilirsem, hiçbir şey satmayacağım demiş. Ama şimdi milletin malını, haraç mezat satışa çıkarmış. Valla ayıp etmiş, aslında seçimden önce AK Parti yetkilileri de bizim dönemimizde oluşan SGK borçlarını, CHP’ye ödeteceğiz dememişti ama. Şimdi üzüm yemekle, bağcıyı dövmenin ne demek olduğunu anladık herhalde.