1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. UZAYDA MAHSUR KALDILAR YA SONRA!

UZAYDA MAHSUR KALDILAR YA SONRA!

0
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Uzay haberleri söz konusu olduğunda bir cümle her zaman manşeti taşır: “Uzayda mahsur kaldılar.” Kulağa dramatik gelir, endişe uyandırır, hatta biraz da bilim kurgu çağrışımı yapar. Boeing’in Starliner aracıyla uzaya giden astronotlar için de benzer bir hava oluştu. Oysa gerçeğin kendisi, manşetlerden daha sakin.

Önce neti söyleyelim: Boeing’in uzaya gönderdiği kişiler hâlâ orada değil. O olay yaşandı, evet, ama astronotlar artık Dünya’ya döndü.

05 Haziran 2024’te Boeing’in Starliner adlı uzay aracıyla iki NASA astronotu, Suni Williams ve Butch Wilmore, Uluslararası Uzay İstasyonu’na gönderildi. Bu uçuş, iddialı bir keşif yolculuğu değil, yaklaşık sekiz gün sürmesi planlanan bir test göreviydi. Ama uzayda planlar her zaman kâğıt üzerindeki gibi ilerlemiyor.

Starliner kapsülünde itki sistemi ve bazı teknik sorunlar tespit edilince, asıl kritik karar devreye girdi. NASA, kapsülün astronotlarla birlikte güvenli şekilde Dünya’ya dönmesinin riskli olacağına hükmetti. Bunun üzerine Starliner’ın mürettebatsız olarak geri gönderilmesine karar verildi. Astronotlar ise Uluslararası Uzay İstasyonu’nda kalmaya devam etti.

İşte “mahsur kaldılar” söylemi tam bu noktada doğdu. Oysa astronotlar uzayda kontrolsüz bir belirsizliğin içine bırakılmadı. NASA, Williams ve Wilmore’u istasyonun normal mürettebatının bir parçası olarak görevlendirdi. Çalışmalarına devam ettiler, günlük rutinlerini sürdürdüler.

Dönüş için çözüm de hazırdı. NASA, bu iki astronotu geri getirmek için SpaceX’in Dragon kapsülünü kullandı. Süre uzadı, bekleyiş aylar aldı ama sonuç değişmedi. Yaklaşık dokuz ay ISS’de kalan Williams ve Wilmore, Mart 2025’te Dünya’ya sağ salim döndü.

Sonuç olarak; Uzayda mahsur kalan kimse yok. Boeing’in Starliner aracında ciddi teknik sorunlar yaşandı, görev planlandığı gibi ilerlemedi ama insan hayatı riske atılmadı. Belki de bu hikâyenin asıl dersi burada yatıyor: Uzay yarışında hız değil, temkin kazandırır ve bazen en doğru karar, geri dönmeyi ertelemektir.

 

DÜNYA YUVARLAK

“Neden Hala Dünya Düz Diye Israr Edenler Var?”

Dünya’nın yuvarlak olduğunu biliyoruz ama yine de ayaklarımızın altındaki zemin bize dümdüz geliyor. Bu durum bir bilgi eksikliği değil, algının doğasıyla ilgili. Gerçekle gördüğümüz şey, her zaman birebir örtüşmüyor.

İnsan gözü ve beyni, yakın çevreyi anlamak üzere çalışır. Günlük hayatta baktığımız mesafe birkaç kilometreyle sınırlıdır. Oysa Dünya’nın çapı on binlerce kilometredir. Bu kadar büyük bir kürenin eğriliği, kısa mesafelerde hissedilmez. Bir futbol topunun üzerine konmuş bir bozuk paranın altındaki yüzeyin düz gibi görünmesi gibi, Dünya da üzerindeyken bize düz gelir.

Ufuk çizgisi de bu algıyı güçlendirir. Deniz kenarında ya da açık bir ovada baktığımızda, gözümüze düz bir çizgi çarpar. Hâlbuki o çizgi, Dünya’nın yavaş yavaş eğilerek gözümüzden uzaklaşmasının sonucudur. Eğrilik vardır ama çok yumuşaktır; keskin bir kırılma olmadığı için fark edilmez.

Yüksekliğe çıktıkça algı değişir. Uçaktan bakıldığında ufkun hafifçe kavislenmesi, Dünya’nın yuvarlaklığını ele verir. Daha da yukarı çıkıldığında, uzaydan çekilmiş görüntülerde bu gerçek tartışmasız hale gelir. Yani Dünya bir anda yuvarlak olmaz; biz uzaklaştıkça gerçeği görmeye başlarız.

Aslında bu durum sadece coğrafyayla ilgili değildir. İnsan, çoğu zaman yakınında olanı “düz” sanır. Ancak mesafe arttıkça, perspektif genişledikçe gerçek şekli ortaya çıkar. Dünya’nın bize düz gelmesi, belki de bakış açımızın ne kadar sınırlı olduğunun en sade hatırlatmasıdır.

 

*/*/*/

 

Balya’nın Madencilik

Tarihindeki Unutulan Rolü

 

Balya, bugün sessiz ve mütevazı bir ilçe olarak görülse de geçmişte Anadolu’nun en önemli madencilik merkezlerinden biriydi. 19. yüzyılın sonlarından Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar kurşun ve çinko üretimiyle öne çıkan Balya, özellikle Fransız şirketleri tarafından işletilen Balya-Karaaydın Madenleri sayesinde bölgesel değil ulusal ölçekte bir sanayi merkezi hâline geldi.

Maden sahaları çevresinde kurulan işçi lojmanları, hastaneler, idari yapılar ve Bandırma’ya uzanan dekovil hattı, Balya’nın planlı bir sanayi kasabası kimliği kazanmasını sağladı.

Ancak bu gelişme beraberinde ağır çalışma koşulları, çevresel tahribatlar ve yabancı sermaye ile yerel halk arasında yaşanan sosyal gerilimleri de getirdi. Zamanla madenlerin veriminin düşmesi ve değişen ekonomik koşullar Balya’nın hızlı bir gerileme sürecine girmesine yol açtı. 1940’lı yıllarda madenlerin kapanmasıyla birlikte ilçe, bir dönemki canlılığını kaybetti ve geride terk edilmiş yapılarla işçi hatıralarını bıraktı.

Günümüzde Balya’nın madencilik geçmişi büyük ölçüde unutulmuş olsa da bu miras tamamen silinmiş değil. Eski maden yapıları, ulaşım hatları ve emek tarihine dair izler, ilçenin kültürel kimliğinin önemli bir parçası olmayı sürdürüyor. Bu mirasın korunarak kültür ve endüstriyel turizme kazandırılması, Balya’nın hem tarihini yaşatmasına hem de geleceğine yeni bir yön vermesine olanak sağlayabilir.

1
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
sinirli
Sinirli
UZAYDA MAHSUR KALDILAR YA SONRA!
+ -
Giriş Yap

Balıkesir Birlik Gazetesi - Son Dakika , Güncel Haberler ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!