Türkiye’de tarımdan kaçış sürüyor. Böyle devam ederse 5 yıl içinde tarım emekçisi sayısı milyonlardan binlere kadar gerileyecek. Üretmeyen toplumların başarılı olması ise mümkün değil.
Türkiye’de çiftçilik ve üreticilik yapmak bu dönem için çok zor. Şartlar ortada. Girdi maliyetlerine dayanmak mümkün değil.
Köylerde köylüler sütü marketten aldığı bir dönemdeyiz. Kırsalda hayvan bakan, tarlasını eken her geçen gün azalıyor. Bence acilen yeni bir tarım politikası ve planlaması yapılmalı.
Baktığınızda Balıkesir bir tarım şehri. Ayrıca Türkiye’yi doyuran şehir ünvanına sahip ama Balıkesir’de bile tarımdan kaçış gözle görüler seviyede. Bunu rakamlar da bize net bir şekilde gösteriyor.
Bir toplumun ayakta kalabilmesi için üretken olması ve inovasyon yapması gereklidir. Üretkenlik, ekonomik büyüme, refah ve sürdürülebilirlik için temel bir unsurdur. İnovasyon ise geleceği şekillendiren bir güçtür. Üretmeyen toplumlar, bu iki temel unsur eksikliği nedeniyle ilerleyemezler.
Toplumlar, eğitim ve bilgiye yatırım yaparak üretkenliklerini artırabilirler. Eğitim, bireylerin becerilerini geliştirmelerine ve yeni fikirler üretmelerine olanak tanır. Bilgi, toplumların sorunlarına çözüm bulmalarını sağlar. Üretmeyen toplumlar, bu alanlara yeterince yatırım yapmadıklarında geride kalırlar.
Üretmeyen toplumlar, ürün ve hizmetlerini dışarıdan temin etmek zorunda kaldıklarında ekonomik olarak savunmasız hale gelirler. Kendi kaynaklarını kullanmayıp sürekli olarak dışa bağımlı olan toplumlar, dışarıdan gelen şoklara karşı savunmasızdır ve bu da çöküşlerine yol açabilir.
Üretken bir toplum, çalışma etiği ve iş disiplini konusunda sağlam bir temele sahiptir. Toplumsal değerler, insanların birlikte çalışma ve üretme konusundaki motivasyonlarını şekillendirir. Üretmeyen toplumlar, bu değerleri kaybettiklerinde iş verimliliği düşer ve ekonomik çöküş kaçınılmaz olur.
Üretmeyen toplumların sonu genellikle zayıf liderlik ve etkisiz yönetimle başlar. Liderlerin vizyonu olmaması, kaynakların etkili bir şekilde yönetilmemesi ve toplumu ileriye taşıyacak stratejilerin eksikliği, çöküşün habercisi olabilir.
Ayrıca üretmeyen toplumlar genellikle belirli uyarı işaretleri gösterirler. Bu işaretler, ekonomik daralma, yükselen işsizlik, toplumsal huzursuzluk gibi sorunlar olabilir. Bu işaretler göz ardı edildiğinde, toplum çöküşün eşiğine gelir.
Sonuç olarak, üretmeyen toplumlar zaman içinde gerileme ve çöküş yaşayabilirler. Ancak, bu karanlık tabloyu değiştirmek mümkündür. Üretkenlik, eğitim, liderlik ve toplumsal değerler gibi temel unsurlara odaklanarak, toplumlar yol aldıkları çıkmaza girmeden önce bu tehlikeli döngüyü kırabilirler. Unutmayalım ki, her toplumun kendi kaderini çizme gücü vardır ve üretmeyen toplumların sonu, onların bu gücü kullanmamaları durumunda kaçınılmaz olabilir.
Yorum yapın