ÜMMETÇİ ASLA VATANSEVER OLAMAZ!.

Yazımın başlığını gören kimileri hemen itiraz edip beni kafirlik hatta hainlikle itham etmeden önce yazımın içeriğini lütfen dikkatlice ve en az bir kere okusun, sonrasında ne söyleyecekse söylesin!.

Orhan Hançerlioğlu tarafından hazırlanan İnanç Sözlüğü’nde ‘ÜMMET’ şöyle tanımlanmaktadır; “Peygamberin çevresinde toplanan Müslümanların tamamına ‘ümmet’ denir. Gerçekte ‘ümmet’ Arapça dilinde ‘insan topluluğu’ demektir. İslami dilde bu topluluğa dinsel bir anlam katılmıştır. İslam topluluğu anlamında ‘Ümmet-i Muhammed’ de denir. Bu dinsel anlam ümmet deyimini millet deyiminden ayırmaktadır. Sözcük anlamıyla ‘Ümmet’ bir inanç topluluğudur.” Günümüzde ise İslamcı zihniyet ‘Ümmet’e siyasal yani ideolojik bir anlam da getirerek ‘Panislamist¹ bir anlam yükleyerek ve bunu adeta kutsayarak kutsallaştırmaktadır. Oysa ‘Ümmet’ yekpare denilebilecek biçimde bir bütün değildir, çok parçalı bir kavramdır. Her parçada neredeyse bir devlet vardır ve bu devletlerin varlık ve iradeleri bütünsel değildir ve birbirleriyle hep çatışır ve çarpışır. Tarih boyunca görülmüştür ki, biri ötekini kendi egemenliği altına almak ister aralarında sürekli çekişme, kavga ve savaşlar çıkar. Bu durum geçmişte de böyle olmuştur. Örneğin: Osmanlı Devleti, hükmettiği topraklarda yaşayan insanlarının varsayım olarak İslam ümmetinin ayrılmaz bir parçası olduğuna bakmadan, İran’ı, Suriye’yi, Irak’ı, Mısır’ı, Arabistan’ı, Yemen’i, Filistin’i savaşarak egemenliği altına almıştır. Bu adını saydığım Müslümanların yaşadığı coğrafyadaki ülkelere Osmanlı neden saldırmıştır, ya da bu saydığım ülkeler Osmanlı’ya neden, ‘ümmetin lideri, güçlüsü, büyüğü’ diye savaşmadan teslim olmamıştır? Çünkü her bölgenin kendi devletini kurmuş yerel halkı vardır ve bu yerel halkların birlik ruhu, ‘ümmet’ ruhundan çok daha üstündür. Böyle olmasaydı yani aksi olsaydı, sadece Müslümanlar değil Hıristiyanlar da ümmet ruhuna dayalı cihan imparatorluklarını kurardı. Ümmetin aslında vatanı olmadığını, ‘ümmet’ kavramının soyut bir kavram olduğunu, bu bakımdan dünyaya yayılmış futbol kulüpleri taraftarlarına benzetilebileceği yıllar önce sanırım 7-8 yıl önce son olarak geçen yılın yani 2022’in sanıyorum Kasım veya Aralık ayında yine bu sütunlarda yayımlanan benzer başlık ve içerikli bir yazımda bu durumu belirttiğim gibi vurgulayarak yazdığımdan dolayı o zaman da memleketimin ‘cahil cühela’ takımı yani bilgisiz ve saf kimi ümmetçileri sosyal medya üzerinden bana ağızlarından salyalar akıtarak saldırmaktan geri durmamışlardı, yine bu yazımdan sonra aynı şeylerle karşılaşacağımı bile bile yine yazıyorum. Oysa o cahiller şunu bilmiyor, anlamak istemiyorlar; ‘Ümmet’ kavramını bu denli kutsallaştıranlar, daha önceki dönemlerde ümmete saygısızca davrandığı bilinen Osmanlı’yı, yakın tarihlerde gerçekleşen İran-Irak savaşını, Mağripler coğrafyasındaki çekişmeleri, Libya’nın içine düştüğü durumu, günümüzde Irak’ta ve Suriye’de yaşananları hiç düşünmüş mü? Sormak lazım!..

Devamla, onlar hiç düşündüler mi, düşünüyorlar mı, acaba? neredeyse yarım asırdır İslam coğrafyasının önemli bir bölümünü oluşturan Körfez ülkeleri neden birbirine düşman ve bu ülkeler neden yıllardır Türkiye’ye faizle ha bire borç veriyorlar? Tüm bunlardan daha önemlisi dünyanın bütün Müslüman ülkeleri dönemin Osmanlı Padişahı ve İslam Halifesi tarafından ‘Cihad’ çağrısı yapılmasına karşın Birinci Dünya Savaşı’nda ‘Osmanlı sancağı’ altında neden toplanmadılar? Aksine bizi arakamızdan vurdular, Osmanlı’ya ihanet ettiler. Dahası ‘İslam Ümmeti’ denilen çoğunluğunu Arapların oluşturduğu Müslüman topluluklar, neden Çanakkale’de Müslüman Osmanlı askerine karşı savaştılar. Dahası ve asıl önemlisi Arabistan, Suriye ve Irak Müslümanlarının o dönemdeki şeyhleri, emirleri ‘Elin Gavuru’ dedikleri İngiliz, Fransız ile birlik olup Osmanlı’yı neden arkadan vurma kalleşliğini gösterdiler. Çünkü onlar, yani ‘İslam ümmeti’ denilen güruh ve onların tümü Müslüman olan şeyhleri, emirleri kendi topraklarında kendi devletlerini daha doğrusu kendi hükümranlıklarını kurmak istiyorlardı. Müslüman Arapların o zamanlar ‘Ümmet’ veya ‘Din Kardeşliği’ umurlarında değildi, şimdi hiç değil!.. Demek ki, ‘ÜMMET’ rahmetli Erbakan’ın 1990’lı yıllarda dediği gibi ‘FASA FİSO’ değil de nedir Allah aşkına! Sorarım sizlere..

Ümmetçi geçinen herkese şunu özellikle söylemek isterim; Daha doğrusu Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1924’de yaptığı bir konuşmasında ‘Ümmet’ kavramı ve ümmetin simgesi olan ‘Hilafet makamı’ hakkında ne demektedir; “Ümmet’in lideri hilafet makamının tüm İslam dünyasını kapsıyor olarak kalması zayıflıktır. Yani bugünkü koşullara göre biz kendi üzerimizdeki kötülüğü artırıyoruz. Böyle simge olarak denecek! Fakat kimse böyle simge tanımıyor ki! Sanıyor musunuz ki Hintliler, Mısırlılar, Afganlar ve öteki Müslüman milletler dinil sebeplerle yani itikatımız aynı diye bize bağlıdırlar. Tersine, ulusal ülküleri ile bizi kurban etmeye çalışıyorlar. Hint Hilafet Komitesi vardır. Aynı soruna ilişkin haberleşmelerimiz oldu. Sonra Mısırlılarla ve diğerleriyle ile haberleşmemiz vardır. Bunların bizden rica ettikleri şey, siz çalışın biz kurtulalım ve biz size hilafetten dolayı bağlıyız. Efendim, hilafetten dolayı bana bağlı olma! Yetmiş milyonu kurtarmak için sekiz milyonu da yok olmaya girişme! Mısır on dört milyon nüfusa sahiptir. Bizden daha fazla nüfusludur. Kendilerini kurtarmaya çalışsınlar. Kendinizi kurtarın! Efendiler! Hilafet ulusumuza tam bir baş belasıdır. Osmanlı padişahlığı hilafeti almadan önce Osmanlı devrinin en parlak aşamasını yapmıştır. Ancak bu hilafet makamını aldıktan birkaç yıl sonra düşmeye başlamıştır, yarar sağlamamıştır. Osmanlı serdarları, hükümdarları, padişahları hilafetten soyutlandıkları zaman en büyük görkem ve gücü göstermiştir. Yani hilafet hiçbir şey kazandırmamıştır. Aksine birçok uğursuzlukları melaneti beraberinde getirmiştir.”

Atatürk’ün dönemin içinde olduğu ortam ve koşullarında ‘Ümmet’ ve ‘Hilafet’ ile ilgili söylediği sözler bunlar. Noktasına virgülüne dokunmadan sizlere aktardım. Sadece bazı sözcükleri günümüz Türkçesiyle sadeleştirdim. Son olarak şunu belirtmek istiyorum; Bizleri, yani Türkiye Cumhuriyeti’nin vatansever/yurtsever vatandaşlarını, bu bağlamda, sadece kendi vatanı olan toprak ve orada egemen olan devlet ilgilendirir. Homojen yani bağdaşık, türdeş olmayan yani belli bir adresi olmayan ‘PANİSLAMİST’ denilen ‘Ümmet’ kavramının somut anlamda bir vatanı yoktur, yani vatansızdır! Vatan ise bir milletin üzerinde egemenlik kurduğu ülkedir. Bu nedenlerden dolayı ‘Ümmetçi’ asla vatansever olamaz! Değildir de zaten! Benden söylemesi!.