Evet kısa bir mola. Çünkü tatile çıkıyorum. Bir hafta kadar Balıkesir’de olamayacağım.
Amma merak etmeyin tatilden de size yazı gönderirim.
Nihayetinde yıl boyunca çalış, koştur, yorul, sonra bir hafta iznin olduğunda “tatile çıkıyorum” de. Ne yalan söyleyeyim, bu cümle bile insanın içini ferahlatıyor. Tatil kelimesi öyle sihirli bir kelime ki, içinde umut, huzur, deniz, güneş ve en az üç gün telefonsuz yaşama hayali barındırıyor. Gerçekleşmese de hayali bile güzel.
Amma bir de tatilin hazırlık kısmı var ki… Tatil ruhu henüz gelmeden, liste hazırlanır: mayo, güneş kremi, şarj aleti, kitap, gözlük, havlu, terlik… Sonra bir bakarsın, 3 günlüğüne gidiyorsun ama sanki göçmenlik başvurusu yapmışsın gibi valiz hazırlamışsın. Bu ülkeden temelli gidiyorsun da dönmeye niyetin yok gibi.
Tatile çıkmak aslında kaçmak gibi. Kimimiz kalabalıktan, kimimiz yalnızlıktan, kimimiz iş stresinden, kimimiz de bizzat kendinden kaçıyor. Ama garip olan şu ki, nereye gidersen git, kendini de yanında götürüyorsun. Güneş yanığıyla birlikte ruhundaki yorgunluk da bronzlaşıyor.
Oysa tatil, bir destinasyon değil; bir ruh hali olmalı. Belki de mesele Ege kıyılarına inmek değil, zihnindeki yükleri indirip içini serinletmektir. Belki de “tatil” dediğimiz şey, sadece bedenini değil, düşüncelerini de dinlendirmektir.
Unutmayın, tatil dönüşü “bir tatile daha ihtiyacım var” dedirten şey, aslında tatilin kısa olması değil; sizin gerçekten dinlenememiş olmanızdır.
Öyleyse bu yıl, sadece bavulunuzu değil, ruhunuzu da toparlayın.
Saygılarımla..
Yorum yapın