Son dönemde infertilite kelimesini sıkça duymuşsunuzdur.
Halk arasında kısırlık olarak bilinen infertilite, doğum kontrolü uygulanmadığı halde düzenli cinsel ilişkiye girilmesine rağmen bir yıl boyunca hamile kalamama olarak tanımlanmakta.
İnfertilitede çocuk sahibi olmak için çabalanmasına rağmen doğal yollardan çocuk sahibi olunamaz. Tabi bunun belli nedenleri var.
İleri yaşlarda hamile kalmak, stres, sigara, alkol, obezite, GDO’lu ürünlerin hayatımızdaki rolü hepsi birer etken.
Bu sebeplerin yanı sıra kadın üreme sisteminde genetik bir bozukluk da infertiliteye sebep olabilir.
Hep söylemişimdir.
İnsan kendi kendinin doktoru olmalı.
Çocuk sahibi olmak için bile kendi sağlığımıza ve yaşamımıza dikkat etmemiz gerekiyor.
Eskiler “hastalığı veren rabbim şifasını da verir” der.
Kısırlığında sebeplerine göre tedavileri bulunmakta.
Ayrıca bilin isterim, infertilite yalnızca kadın kaynaklı bir durum değildir. Hatta istatistiklere göre vakaların yaklaşık üçte biri erkekten, üçte biri kadından, geri kalanı ise her iki bireyden ya da açıklanamayan nedenlerden kaynaklanıyor. Yani bu bir “kadın problemi” değildir, bu bir “bizim meselemizdir.”
Bazen yumurtalar inat eder, bazen sperm üşenir, bazen rahim nazlıdır…
Ama her halükârda, bu süreç sadece bedeni değil, ruhu da zorlar.
Aile büyüklerinin “biz seni torun sevelim diye aldık” bakışları, arkadaş ortamında dönen “uykusuz geceler” sohbetlerine sessizce eşlik etme çabası, bir test sonucunun getirdiği umutla yıkım arasında gidip gelen bir duygu seli… Bunların hepsi, görünmeyen bir mücadelenin parçalarıdır.
Ama güzel haber şu: Tıp ilerliyor. Tüp bebek tedavileri, aşılama yöntemleri, hormon destekleri, hatta bazen sadece yaşam tarzı değişiklikleri bile çözüme giden yolda büyük adımlar olabiliyor. Önemli olan, zamanında destek almak, uzmanlara başvurmak ve en önemlisi, kendini suçlamamak.
Evet, toplumun “ne zaman çocuk yapacaksınız?” sorusuna hâlâ cevabınız olmayabilir. Amma bilmenizi isterim ki bu süreçte güçlü olmak, umutlu kalmak ve gerekirse “Bu bizim özelimiz, teşekkür ederiz” diyebilmek bile büyük bir başarıdır.
Unutmayın, her aile bir çocukla tamamlanmaz.
Ama her çocuk, sevgiyle büyütülmüş bir kalple anlam kazanır.
Saygılarımla.
Yorum yapın