Gülerek açılan, kolları arar
Analar bacılar, saçını yolar
Kumar gözlerine, kanlı yaş dolar
Güneşin gölgesi, düşer KÜLLERE
Ateşten kasırga, yakar kavurur
Enkazı beşeri, yele savurur
Tomurcuk açmadan, dalında kurur
Savaşın serapı, düşer ÇÖLLERE
Kuşların konduğu, dallar kırılır
Canlı hasır harman, yere sarılır
Yarını olmayan, sona varılır
Çaresiz perişan, düşer HALLERE
Kainat susarken, sessiz bir sancı
Dehşet tramvayı, taşırken acı
Senfoni sefalet, tahrip kalıcı
Uçuşan nağmeler, düşer YELLERE
Uygarlık olursa, savaşlar olmaz
Neden insanlığa, zaman ayrılmaz
Bozulan düzenden, yarınlar kalmaz
Ölüm sessizliği, düşer TELLERE
Çernobil eseri, arazi çorak
Bombalar atılır, sarsılır toprak
Nükleer savaşla, kuruyan yaprak
Yeşilin sürgünü, düşer YERLERE
Sanayi sallanır, fabrika durur
Dengeler bozulur, ormanlar kurur
Su içen ceylanı, kalbinden vurur
Savaşın çığlığı, düşer DİLLERE
Umutlar ötesi, sürgünde dağlar
Ayaza direnir, anası ağlar
Beyaz mendilini, yaraya bağlar
Sokaklar şarapnel, düşer YOLLARA
Lazı kürdü kardeş, güvercin barış
Uygarlık adına, yapalım yarış
Evren hepimizin, durma gel karış
Hora tep yorgunluk, düşsün KOLLARA
Al bayrağın alı sende asil kan
Zencisi Arap’ı, beyazı insan
Renklerin önemi, Mevlâ’dan nişan
Urbanın nakışı, düşer ÇULLARA
Yorum yapın