Günümüzde dijital çağın en önemli getirisi, işlerimizi büyük ölçüde hızlandırması ve kolaylaştırmasıdır. En büyük zararı ise insan ilişkilerinde tembelliğe yol açması. Telefon etmeye üşenip, sürekli mesajla haberleşen insanlarla dolu etrafımız…

Özellikle gençler, en iyi iletişimin dijital iletişim olduğunu düşünüyor, belki de normalinin bu olduğuna inanıyorlar…

Fakat biz yetişkinler ilişkilerin ve iletişimin özünün sanal olmadığını çok iyi biliyoruz. Çünkü bizler yapamadığımız bir ödev olduğunda kütüphaneye koşmuş bir nesiliz. Ödevimiz olmasa bile sosyalleşmek için kütüphaneye gider, kucak dolusu kitaplarla evlerimize dönerdik. Bilmediğimiz bir sözcüğü anında bilgisayardan değil, sözlük karıştırarak öğrenmiş, elimizde jetonlarla ankesörlü telefonunun önünde sıra beklemiş bir nesiliz. Cep telefonuyla her anımızın fotoğrafını kamerasına çekememiş olabiliriz ama fotoğraf makinasıyla çektiği resimleri bastırıp albüm yapmış, albüm koleksiyonu olan bir nesiliz…

Ancak tüm bunları bilmemize rağmen bizlerde akışa kapılmış gidiyoruz. Sanal arkadaşlıklar uzaktan görüntülü konuşmalar, hatta telefonla görüşmeyi zamandan çalmak olarak düşünüp mesajlaşmaya ağırlık vermek dijital çağın getirilerinden birkaçı sadece…

Özellikle sanal arkadaşlıklar sayesinde ‘ARKADAŞ’ kavramının içi maalesef boşaltıldı. Nicelik olarak oldukça fazla fakat nitelik olarak bomboş bir sanal arkadaş sayısı var ve bu özellikle gençler arasında oldukça havalı bir durum halini almış ne yazık ki!..

Arkadaşlık kavramının içi sanal ortamda boşaltılmaya başlayınca ilişkilerimizde de tembelleşiyoruz. İlişkilerin temeli arkadaşlıkla başlıyor ve arkadaşlık içi oldukça dolu bir kavram. Söze, sese, konuşmaya daha az önem veriyoruz ve yapay ilişkilerin ve iletişimlerin kolayına kaçıyoruz…

Unutmayalım ki; gerçek ilişkiler emek ister içtenlik ister, paylaşım ister, samimiyet ister ve saygıyla beslenir!..